Volvo S60 inceleme



Elbette otomobil gibi sürekli ve baş dönürücü hızla kendisini yenileyen bir sektörde yakalanan seviyeyi her jenerasyonda sürdürmek kolay olmuyor fakat Volvo bu jenerasyonda altın oranı bulmuş gibi görünüyor bana kalırsa. Kusurlar yok mu? Elbette var. Bana göre çoğu da duygusal ve benim gibi ilk çağdan kalma arabaları sevenlerin gözüne batan kusurlar. Tasarımla başlayalım…

Tasarım

Öncelikle şuna değinmemiz gerekiyor ki Volvo 87 yıllık tarihinin en dinamik ve şık serisini üretirken kendisini marka haline getiren temel özelliklerinden vazgeçmemiş. Güvenlik noktasında her segmentte lider olan marka bu özelliğini sürdürürken en dinamik ve akıcı tasarımlarıyla da modern çağı yakaladı. Tasarımcısı Örjan Sterner en azından yandan bakıldığında bize C70′i hatırlatan coupe benzeri bir sedan sunuyor. Bu iyi bir şey mi? Tartışılır. Fakat aynı tasarım yanılgısına sahip, örneğin Mercedes CLA ile karşılaştırdığımızda Volvo bu noktada kıyas kabul etmez derecede seksi. 4.7metrelik uzunluğu, 1.9metrelik genişliği ile S60, Ford Mondeo ve BMW 3 serisi sedanla benzer ölçülere sahip. Dolayısıyla bulunduğu segment içindeki nüanslarını genişletmiş durumda.

İsveçlilere göre tasarım dili yalnızca görüntüye değil, yaya güvenliğine de hitap ediyor. Bu yüzden sert ve akıcı karakter kaybedilmeden sivrilikler ve keskinlikler ustaca yuvarlanmış ve görsel ilüzyon kaybedilmeden daha yumuşak hale getirilmiş. Arabanın arkasına kadar uzanan C sütunları coupe yanılgısını ya da daha doğrusu algısını yaratan temel çizgileri oluşturuyor. İsterseniz R-Design bodykit ile daha kaslı bir S60′ınız da olabilir elbette. Led gündüz farları S60′ın geçirdiği makyajın en dikkat çekici detayı diyebiliriz. Kesinlikle harika görünüyorlar. Bu gündüz farları S60′ı aynı Audi’ler ve yeni jenerasyon Mercedes’ler gibi daha ‘farkedilir’ kılmış. Büyük dikiz aynaları kör nokta uyarı sistemine (BLIS) fazla iş bırakmadan yeterli görüş sağlarken, iyi konumlanmış A sütünları da görüş alanınızı maksimumda tutuyor. Volvo’nun yenilikçi ve öncü güvenlik özellikleri ise başka bir bütün yazının konusu olabilecek kadar uzun. Yine de kısaca özet geçecek olursak maksimum sayıda airbag ve EuroNCAP’ten tam puan alan İsveç çeliği sizi yeterince koruyor. Ayrıca adaptif sürüş kontorolü, şerit takip ve ikaz sistemi, kör nokta kontrolü, şehir için güvenlik asistanı ile kaza yapmanız neredeyse imkansız. Sinirlenemiyorsunuz bile. Videoda makyajlanan şasinin detaylarını net bir biçimde görmek mümkün.

İç Mekan

Volvo tasarımcılarına göre arabanın iç tasarımı tüm arabalar için en önemli bölüm. Volvo’da bu konuda pek çok rakibinin karmşık bir sürü düğme ve elektronik kontrolle yaptığını çok daha minimal, ergonomik ve teknolojik olarak eksiksiz yapmak noktasında çok başarılı. Diğer modellerdeki gibi orta konsol tasarımı ve teması değiştirilebilen kadran tüm modellerdekiyle aynı. orta konsol krom çizgilerle çevrelenmiş. Büyük ve anlaşılır klima, navigasyon, güvenlik kontrolü sistemleri, 7″ geniş ve anlaşılır, yazılımsal ve görsel arayüzü de son derece başarılı LCD ekran… Her şey tamam gibi. Deri kaplı koltuklar da özellikle yanal desteği biraz az da olsa (Siz de 1.6 dizel sedanla o kadar gazlamayıverin) çok başarılı. Özellikle uzun yolculuklarda. Direksiyon sizin boyutlarınız ne olursa olsun uygun sürüş pozisyonunu bulabilmeniz için çok geniş bir aralıkta ayarlanabiliyor. Oldukça ferah bir hissiyat sunan arka bölümde de diz ve baş mesafesi yeterli. Evet çok da salon salomanje değil ama gayet yeterli. Ön koltuğun önündeki bayıldığımız cepler aynen devam. Klasik olarak ön konsolon arkası da boş ve ıvır zıvırlar için görseli bozmadan harika bir alan sağlıyor. 380 litrelik bagay kapasitesi ve yükleme açısı da son derece yeterli ve pek çok rakibinden iyi.

Performans

D4162T kodlu motor ne yazık ki altı ileri powershiftli şanzıman ile birleştiğinde çok atak ve canlı değil. 115 beygir gücüne sahip ve 270 nm/1750-2500dd maksimum tork değerine sahip motor turboyu biraz da geç açmasından dolayı kalkışlarda sizi uçurmuyor ama istikrarlı ve yeterli şehir ve şehir dışı performansını elbette sunuyor. Eğer yakıt tüketimini biraz göz ardı edip Sport modunda biraz fazla gaz açarsanız motorun hemen canlandığını ve arabanın ivmelenme isteğinin ciddi oranda farkedilir biçimde arttığını görebiliyorsunuz. Her ne kadar Powershift şanzıman optimum devir zamanlamalarıyla yumuşak vites geçişleri sağlasa da, direksiyonun arkasındaki Gearshift Paddle (vites değiştirme kulakçıkları diyebilirim sanırım) yararlı olmuş. Fabrika verisi 190km/s hız değerini rahatça aşabildiğimiz (Aman polis amcalar duymasın!) S60 bizimkisi gibi medeniyetten uzak trafik koşullarında ise yakıt tüketim öngörülerini tutturmakta zorlanıyor. Elbette hız/rüzgar/trafik/sürücü stili gibi faktörler yakıt tüketiminde dramatik değişimlere neden olabiliyor fakat mümkün olduğunca standartlar içinde kaldığımızda yakıt tüketiminde fabrika verilerinin yaklaşık yarım litre üzerinde tüketim değerlerine ulaşabildik. Ayrıca bir depo (67.5 litre) ile 1000km’lik menzili de bulduk. Hatta bir parça da geçtik ama o kadar da adrenalin bağımlısı olmadığımdan ilk benzinciye girip depoyu doldurdum yeniden. 1635 kg ağırlığındaki bir sedan için son derece makul performans ve yakıt tüketim değerlerine sahip S60 yazının başında da dediğim gibi bu motorla sivrilemese de gözden düşmüyor. Yine de benzinli ya da D5 2.0 5 silindirli dizel versiyonlarını tercih ederim. Fren noktasında her zaman çok başarılı olan Volvo yenilenen S60′ta da istisna yapmıyor, en yüksek süratteki panik frenlerde bile yeterli mesafede ve çizgisini bozmadan duruyor.

Sürüş ve Gövde Kontrolü

Süspansiyon ayarı gayet dengeli ve rahat, belki birazcık sert ama iç mekanda önemli bir rahatsızlık yaratmıyor. Frenlerden bahsettik zaten onlar da gayet başarılıydılar. Arabanın önceki versiyona göre yönlendirilmesi yüzde 10 daha hızlı ve bunu da her iki versiyonu kullanmış birisi olarak bilmeden de farkedebilirdim. 18″ alüminyum jantlar ve geniş ölçülü lastikler de her ne kadar bozuk asfalt yollarımızda rahatsızlığı arttırsa da yol tutuş ve gövde kontrolünde önemli rol oynuyorlar. Her şey iyi görünüyor nihayetinde bir Volvo’dan söz ediyoruz. Yol tutuşu son derece başarılı ve özellikle V40′ta zaman zaman dostu korkutan, düşmanı eğlendiren(!) önden kopma eğilimi S60′ta yok denecek kadar az. Gövde kontrolü de ani yön değişimlerinde gayet dengeli. Neden? Çünkü BMW 3 serisi kadar süper hızlı ve refleksif değil. Bu kötü mü? Hayır değil. Fakat BMW daha mı başarılı? Kesinlikle! Sonuç olarak Volvo İskandinav Touring Car şampiyonaları dışında zaten büyük yarış serilerinde boy gösteren ve öyle sportif otomobil iddiaları olan bir marka değil. Dolayısı ile sportifliğe son yüzyılda çok daha fazla yatırım yapan ve pek çok efsane spor otomobile sahip olan rakipleri Mercedes ve BMW’nin aynı sınıf arabalarından daha ağır kalması bu noktada normal. Günün sonunda ne kadar tarihinin en dinamik arabasını da üretmiş olsa Volvo’dan bahsediyoruz. Genler ne olursa olsun değişmiyor. İyi ki de değişmiyor. Volvo size ondan beklediğinizi veriyor. Geri kalan değerlendirme yalnızca kişisel ve fakat reel görüşler. Gövde kontrolü ve eşsiz stabiliteyi her ne kadar test aracımızla aynı motor seçeneğine sahip olmasa da S60 R-Design’in alttaki videoda izleyeceğiniz Top Gear pisitndeki testinde açıkça görebilirsiniz. O pistin kaçış alanları ve çimleri çok dev markanın ziyaretine uğradı.

Sonuç olarak yenilenen Volvo S60 yazının başlığında ve girişinde de değindiğim gibi arabaların Les Paul’ü bana göre. Les PAul’de ağırdır, köprüsü yüksektir, sapı gariptir, sol teli ağırlık merkezine denk geldiğinden en gerilimli noktadır ve sürekli akordu kaçar ama bir şekilde o gitar kusursuzdur işte. Volvo da öyle. Evet kedi refleksleri, tavuk stabilitesi, akuna vuruşu falan beklememek lazım Volvo’dan fakat her alanda ortalama mükemmeliyeti yakalayan sınıfının nadir otomobillerinden S60. D2 motor seçeneği ile en dolu seçeneği olan Advance modeli 101.000 TL gibi bir fiyata satılan S60, BMW’nin boşlar boşu 316′sının 100.000 üzeri fiyatı düşünülünce gerçekten emsalsiz görünüyor göze. Fazladan ve size batan en az 30-40.000 TL’niz varsa Mercedes ve BMW’ye de göz atın elbette. Fakat optimum performansı arıyorsanız, Volvo’yu tek geçerim!

Hiç yorum yok: