2015 BMW X6 inceleme



BMW tamamen yenilenen X6’nın detaylarını açıkladı. Segmentinin yaratıcısı olan modelin ikinci jenerasyonu, yine sportif hatlarıyla ilk jenerasyonun izinden gidiyor. Yeni otomobil sportif hatlarının yanı sıra daha iyi aerodinamikler ve bi-xenon farlar, otomatik bagaj kapağı ve 19 inçlik alaşım jantlar gibi yeni standart donanımlarıyla dikkat çekiyor. X6’nın kabini ise spor direksiyonu, Dakota deri koltukları ve 10.25 inç’e kadar ekrana sahip iDrive infotainment sistemiyle X5’i andırıyor.

Yeni X6 başlangıçta üç farklı motor seçeneği ile satışa sunulacak. xDrive50i 450 bg güç ve 650 Nm tork üreten 4.4-litre TwinPower Turbo V8 motora sahip olacak. Otomobil bu motor ile birlikte 0-100 km/s sprintini 4.8 sn’de tamamlayacak ve maksimum 250 km/s hıza sahip olacak.

xDrive30d iki dizel seçenekten daha güçsüzü olacak. Bu versiyonda bulunan 3-litre TwinPower Turbo altı silindirli motor 258 bg güç ve 560 Nm tork üretecek ve otomobilin 6.7 sn’lik 0-100 km/s hızlanma ve 230 km/s’lik maksimum hız verisine sahip olmasını sağlayacak. M50d ise daha güçlü dizel seçenek olarak müşterilerin beğenisine sunulacak. 3-litre üç turbolu altı silindirli dizel motora sahip olacak olan bu versiyon 381 bg güç ve 740 Nm tork üretecek ve motorun bu ekstra güç ve torku otomobili 0’dan 100 km/s’ye 5.2 sn’de ulaştırırken, otomobilin 250 km/s’lik maksimum hıza sahip olmasını sağlayacak.

Bu motor seçeneklerini 2015 yılı baharında sunulacak olan sDrive35i, xDrive35i ve xDrive40d versiyonları takip edecek.

Önümüzdeki aralık ayında Avrupa’da satışına başlanacak olan 2015 BMW X6 sahip olduğu bütün yeniliklere rağmen otomobilde kullanılan alüminyum, magnezyum ve termoplastikler gibi hafif teknolojileri sayesinde bir önceki jenerasyondan 40 kg’ye kadar hafif olacak.

Mercedes-Benz GLA200 inceleme



Herkese hitap etmek… Mercedes-Benz’in son 3 yılına damga vuran strateji. Yenilenen A Serisi, CLA ile bunu büyük oranda başaran marka şimdi de GLA ile kompakt crossoverlar arasına giriş yapıyor. 2013 yılı Frankfurt Otomobil Fuarı’nda resmi olarak sergilenen araç birkaç aydır da ülkemizde satışta. Bakalım GLA, beklenen Mercedes-Benz kalitesini bize sunabilecek mi?

Mercedes-Benz GLA200 Urban Tasarım

GLA’nın tasarımı için ‘A Serisi’ne benziyor demek çok yanlış olmayacaktır. Ön bölümde büyük farlar güçlü bir görünüm yaratmış. Kromajlı radyatör ızgarası da bu güçlü görünümün destekçisi. Ön tamponun altındaki kromajlı alansa arazi koşullarına gönderme niteliğinde. Yan bölümde aracın güçlü görünmesini sağlayan kabartılar bulunuyor. Ayrıca bu sınıfta bir aracın vazgeçilmezi metalik tavan rayı da unutulmamış. Arka bölümde büyük stoplar yer alıyor. Hatta bu stoplar aracın boyutlarına göre fazlasıyla iri. Bagaj kapağı aşağıya doğru daralan bir yapıya sahip. Ancak bu durum CLA modelindeki kadar belirgin değil. Arka tamponun yine alt kısmı kromajla kaplanmış. Mercedes-Benz GLA, 4.417 mm uzunluğa, 1.804 mm genişliğe ve 1.494 mm yüksekliğe sahip. Bu ölçüler ile GLA, rakipleri Audi Q3’ten büyük ama BMW X1’den küçük bir araç. GLA’yı crossover olarak nitelendirsek de zeminden yüksekliği A Serisi’nden sadece 5 cm daha fazla.

Mercedes-Benz GLA200 Urban İç Mekan

Aracın iç mekan tasarımı A, CLA modelleri ile birebir aynı. Orta konsolun en üstünde sonradan eklenmiş gibi duran bir ekran bulunuyor. Altındaysa üçlü havalandırma ızgaraları yer alıyor. Daha alta ise sırası ile müzik sistemi ve klima kumandaları konumlandırılmış. İç mekanın malzeme kalitesi başarılı. Ancak orta konsoldaki metalik kaplama özellikle güneşli havalarda fazlaca yansıma yapıyor. İç mekan en yeni Mercedes modeli C Serisi düşünüldüğünde eski hissettiriyor. Ekranın çözünürlüğü düşük ve sundukları ne yazık ki kısıtlı. Ekran orta kol dayamanın önündeki joystick ile kontrol edilebiliyor. GLA, 481 litre bagaj hacmine sahip. Bu hacim rakibi Audi Q3’ten daha iyi bir değer.

Mercedes-Benz GLA200 Urban Motor

Mercedes-Benz GLA200 modelinde markanın pek çok modelinden tanıdığımız 1.6 litre hacminde turbo motor görev yapıyordu. M270 kodlu bu motorun tamamı alüminyumdan imal edilmiş. Motor 5300 d/d’de 156 PS güç, 1250 ile 4000 d/d arasında ise 250 Nm tork çıkışına sahip. GLA, 4MATIC dört tekerlekten çekişli seçeneği de bulunuyor. Bizim test ettiğimiz modelse önden çekişli idi. Motorun gücü markanın çift kavrama teknolojisine sahip otomatikleştirilmiş şanzımanı 7G-DCT ile yere aktarılıyor. Fabrika verilerine göre GLA200’ün 0-100 km/s hızlanması 8.8 saniye sürüyor. Alt devirlerde yeterli ataklığı gösteren model testimiz süresince 8.5 litre ortalama tüketime imza attı. Fabrika karma tüketim değeri ise 5.9 litre olarak açıklanıyor.

Mercedes-Benz GLA200 Urban Konfor & Yol Tutuş

GLA’nın, daha yüksek yanaklı lastikleri ve yumuşatılmış süspansiyonları A Serisi’ne göre çok daha konforlu olmasını sağlamış. Ancak özellikle engebeli yüzeylerde yine de bir miktar zıpladığını belirtmeliyiz. Tabii tüm bunlar aracın A Serisi’ne göre yol tutuş yeteneklerini azaltmış. Özellikle rakipleri düşünüldüğünde BMW X1 çok daha dinamik bir sürüşe sahipken, GLA bu disiplinde Audi Q3 ile rekabet edebiliyor. Direksiyon direkt tepkilere ve doğal bir hisse sahip.

Nissan Qashqai 1.6 dci inceleme



Kompakt crossover segmentinin yaratıcısı olan Nissan Qashqai ile ilk kez 2006 yılında tanıtıldı. 2010’da makyajlanan birinci nesil Qashqai yüksek satış rakamlarına ulaşarak Japon üreticinin yüzünü özellikle Avrupa pazarında güldürmüştü. 2013 yılı sonunda tümüyle yenilenen model ikinci nesliyle başarısını sürdürmeyi hedefliyor.

Nissan Qashqai 1.6 dci Platinum Premium Pack X-Tronic Tasarım

Qashqai ikinci nesliyle selefine göre bambaşka bir otomobil olmuş. LED ile kombine edilen ön farlar bumerang şekliyle aracın ön bölümüne farklı bir hava katmış. Radyatör ızgarası ve bu bölümdeki kromaj kaplama markanın modern tasarım anlayışını yansıtıyor. Test aracımızda renginden dolayı çok anlaşılmasa da gövdenin alt kısmında kullanılan koyu plastik kaplamalar hafif arazi koşullarına gönderme taşıyor. Selefindeki iç bükey ve dış bükey tasarım çizgileriyle kombine edilen ön motor kapağının yerini ön ızgarada ‘U’ şeklindeki ayrıntıyla birleşen keskin hatlı bir yapı almış. Yan bölümde selefine göre daha oval tasarım hatları kullanılmış. Bu hatlar aracın tasarımını akıcı kılmış. Model arka bölümde de köklü değişime girmiş. İlk olarak stoplar selefine göre daha çok uzatılmış. Bagaj yükleme çizgisi daha aşağıya taşınmış. Yeni Qashqai, selefine göre 20 mm daha geniş, 47 mm daha uzun ancak 15 mm daha alçak.

Nissan Qashqai 1.6 dci Platinum Premium Pack X-Tronic İç Mekan

Birinci nesil Qashqai’nin en çok eleştirildiği konu iç mekan kalitesinin aracın sınıf standartlarını karşılamamasıydı. Nissan bu durumu fark edecek olmuş ki yeni Qashqai’de bu konuda ciddi iyileşmeler gerçekleştirmiş. 3 kollu deri direksiyon, krom detaylarla zenginleştirilmiş. Direksiyon üzerindeki kumandalar ergonomik. İç mekanda kullanılan piyano siyahı kaplamalar şık olsa da toz ve parmak izini kolaylıkla gösteriyor. Orta konsolda dijital bir ekran bulunuyor. Bu ekran üzerinden müzik, navigasyon sistemlerini kontrol etmek mümkün. Ayrıca bu ekran geri görüş kamerası ve Nissan güvenlik kalkanı sisteminin görüntülerini de iç mekana yansıtıyor. Kapı içlerinde ve vites kenarlarında kullanılan ambiyans aydınlatmaları da oldukça şık ayrıntılar olmuş. Gösterge paneli de yenilik rüzgârlarından nasibini almış. Selefinde siyah beyaz olan gösterge panelinin ortasındaki ekran yeni nesilde renkli olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca bu ekranın efektleri de selefine göre daha başarılı. Eşya gözü konusunda kapı iç cepleri ve vites arkası yeterli olurken; vitesin önündeki alan sınırlı kalmış. Model önde ve arkada yeterli baş ve diz mesafesi sunuyor. Modeldeki bagaj hacmi ise selefine göre 20 litre artırılarak 430 litreye çıkarılmış.

Nissan Qashqai 1.6 dci Platinum Premium Pack X-Tronic Motor

Test ettiğimiz Qashqai modelinde Renault’dan alınan 1.6 litrelik turbo dizel motor kullanılıyordu. R9M kodlu Renault R ailesine üye bu motor 4000 devirde 130 PS güç, 1750 d/d’de 320 Nm tork üretiyor. Motorun gücü ön tekerleklere markanın X-Tronic ismini verdiği CVT teknolojili bir otomatik şanzımanla aktarılıyor. Fabrika verilerine göre 0’dan saatte 100 km hıza 11.1 saniyede ulaşan Qashqai’nin karma kullanımda yakıt tüketimi de 4.6 litre. Biz bu rakamı yakalayamadık ama sakin sürüşlerde 5.8 litrelik bir ortalama tutturabildik. Fakat performanslı kullanmak isterseniz tüketimin 8 litreyi geçtiğini belirtmeliyiz.

Nissan Qashqai 1.6 dci Platinum Premium Pack X-Tronic Konfor & Yol Tutuş

Qashqai’nin süspansiyon sertliği çok iyi ayarlanmış. Zemin çok bozulmadıkça darbe emiş anlamında başarısını gösteriyor. Ancak sık ve sert darbeleri soğurmakta güçlük çektiğini söylemeliyiz. Qashqai selefine göre çok daha dinamik bir yol tutuşa sahip. Gövde hareketleri kontrollü ve başarılı. Direksiyon sistemi de yeterli bilgilendirmeyi sürücüye iletiyor. Hızlı otoyol sürüşlerinde büyük aynalar rüzgar sesi oluşmasına sebep oluyor. Bunun dışında yalıtım çok başarılı.

Nissan Qashqai 1.6 dci Platinum Premium Pack X-Tronic Güvenlik

Selefiyle Euroncap çarpışma testlerinden 5 yıldız ile ayrılan model yeni görünümüyle de geleneği bozmayarak tam puan almayı başardı.

BMW 428i xdrive vs 420d RWD



Geçtiğimiz yıl Eylül ayında tanıtılan model, 3 Serisi’nin izlerini taşıyor. Zaten 3 Serisi’nin coupe ve cabrio versiyonlarının yerine üretilen 4 Serisi çekici tasarım, akıllı bağlantı çözümleri, daha uzun ve daha alçak yapı otomobilin öne çıkan özellikleri arasında. Cabrio olarak da satın alınabilen BMW 4 Serisi; Sport Line, Modern Line ve Luxury Line donanım seçeneklerine sahip.

Tasarım
BMW 3 Serisi’nden ilham alınarak üretilen model şık tasarımıyla dikkat çekiyor. Keskin hatlar onu son derece sportif kılıyor. BMW’nin efsane detaylarından çift parçalı ızgara ve LED farlar ön yüzde yerini almış. Özellikle LED farların gece sürüşlerinde fazlasıyla kışkırtıcı olduğu aşikar. Geniş bir ağzı andıran tamponun alt kısmı ve dikey konumlandırılmış havalandırma kanalları sportifliği destekleyen diğer detaylardan. Yan bölümde balık solungacından esinlenmiş hava yarıkları ve aracın boyunca uzanan keskin hatlar göze çarpıyor. Çok kollu jant grubu sportiflikten çok, otomobile şıklık katıyor. Arka bölüme geldiğimizde ise klasik BMW çizgileri görüyoruz. Ancak tampondaki keskin hatlar, arka siyah renkteki difüzör ve krom egzoz borusu otomobilin sportif karakterinin bu bölüme de yansımasını sağlamış. BMW 4 Serisi, 4638 mm uzunluğa, 1825 mm genişliğe, 1377 mm yüksekliğe ve 2810 mm aks mesafesine sahip. Bu değerler ile 3 Serisi’nden 26 mm daha uzun, 43 mm daha geniş, 16 mm daha alçak ve 50 mm daha geniş aks mesafesine sahip.

İç Mekan
Model BMW klasiğini bozmayan bir iç mekana sahip. 3 kollu direksiyon ve birçok detay diğer BMW modellerini hatırlatıyor. Luxury donanım ile gelen ahşap görselli detaylar şık görünüyor ancak bu tarz kaplamanın artık demode olduğu bir gerçek. Ancak içeriyi daha sportif bir havaya büründürmek istiyorsanız M Sport paketi tam da size göre. Vites önünde, kolçakta ve kapı iç ceplerinde yeterince eşya gözü mevcut. Orta konsolda yer alan müzik ve klima sistemi kullanım açısında oldukça kolay ve iki sistemin de performansı başarılı. Müzik sistemi orta konsoldaki bir joystik yardımı ile kontrol edilebiliyor. Gelişmiş iDrive sistemi sayesinde joystik üzerindeki alan dokunmatik özelliği kazanabiliyor. Bu donanım test aracımızda yoktu ancak ekstra satın alabiliyorsunuz. 2+2 oturma düzeni sunan BMW 420d hacim konusunda ise başarılı. Coupe otomobillerde arkadaki diz mesafesi dar beklenirken model burada tatminkar sayılabilecek bir alan sunuyor. Bagaj alanı olarak ise 445 litrelik bir hacmi arka bölümde sizlere sunmuş.

Motor
420d versiyonu test konuğumuz olan model 2.0 litre dizel üniteye sahip. 4000 d/d’de 184 Hp güç ve 1750 ila 2750 devir bantları aralığında 380 Nm tork üreten bu ünite 420d’ye 7.3 saniyelik 0-100 Km/s hızlanma ve 232 Km/s maksimum hız değeri sağlıyor. Fabrika verilerine göre karma tüketim değeri ise 4.6 litre olarak belirlenmiş. BMW ailesinden tanıdık olan bu motor 380 Nm tork ile sürücüyü alt devirlerde üzmüyor. Tüm BMW 4 Serisi Coupe modellerine standart olarak sunulan Sürüş Deneyimi Kontrolü düğmesi aracın karakterini değiştirebiliyor. Sürücü sürüş karakterine göre “Eco Pro”, “Comfort”, “Sport”, “Sport+” modlarından birini tercih edebiliyor. Tüm modları diğer BMW modellerinden hatırlamak mümkün. Aracı “Eco Pro” moduna aldığınızda 50 ila 160 Km/s hız aralığında ayağınızı gazdan çektiğiniz anda motorun gücünü aktarma organlarından ayıran bir sistem devreye giriyor. Böylece model yelken etkisi dediğimiz bir modda süzülmeye başlıyor. Bu sayede yakıt ekonomisi konusunda başarılı değerlere ulaşabiliyorsunuz. Üst devirlerde ise benzinli modeli kadar etkili olmayan araç ile sakin kullanımlarda 7.2 litrelik değer elde ettik. Performanslı kullanımlardaki tüketim değeri ise 9.3 litre olarak kayıtlara geçti.

Konfor & Yol Tutuş
Modelde sert süspansiyon bulunuyor. Sert yapısıyla birçok irili ufaklı çukuru hissediyorsunuz. Konfor anlamında eksi görünen bu durum özellikle virajlarda elinizi güçlendirince bunu tamamen unutuyorsunuz. Hisli direksiyon, alçak yapı ve arkadan itişli olmanın da verdiği avantaj ile model virajın her noktasında size avantaj sağlıyor. Model motor, yol ve rüzgar sesini de başarılı bir şekilde yalıtarak kabin içine almıyor. Yan destekli koltuklar ise sizi başarılı bir şekilde kavrayarak rahat bir yolculuk yapmanızı sağlıyor. Modelin sınırlarını zorladığında ilk kaymayı arkadan gerçekleştiriyor. Direksiyon kontralarıyla toparlanabilen bu durum kayma şiddetlenirse ESP’nin devreye girmesiyle engelleniyor. Tabiî ki boş alanlarda ESP engeliyle karşılaşmadan eğlenmek isterseniz ESP düğmesine birkaç saniye basılı tutmanız yeterli.

Neoplan Türkiye'deki Man Tesislerinde Üretilecek

Otobüs dünyasının premium markası NEOPLAN, artık sadece Ankara’daki MAN Türkiye’nin tesislerinde üretilecek. NEOPLAN’ın tüm modellerinin üretimini üstlenmesi ile birlikte MAN Türkiye’nin; üretim, istihdam, ciro, ihracat rakamları da önemli ölçüde gelişecek.

MAN Türkiye’nin Ankara Akyurt’taki üretim tesislerinde gerçekleşen Yeni NEOPLAN Üretim Üssü Açılış Töreni’nde konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, bu gelişmenin MAN Türkiye için çok önemli bir gurur kaynağı olduğunu ve geleceğe dair önemli işaretler taşıdığına da dikkat çekti. Bakan Işık, “Bu, aynı zamanda Türkiye otomotiv sektörünün kapasitesinin, kabiliyetinin ne kadar önemli bir noktada olduğunu da gösteriyor. Bununla birlikte, sanayiye, üretime verdiğimiz, teknolojiye ve Ar-Ge’ye verdiğimiz önem ve yürüttüğümüz politikaların ne kadar başarılı, izlediğimiz rotanın da ne kadar doğru olduğunun da bir kanıtı, somut bir örneğidir” dedi.

MAN Türkiye’nin, son yıllarda yaptığı yatırımlar, önemli geliştirmeler ile kalite ve verimliliğini arttırarak, tüm MAN camiası için örnek bir tesis haline geldiğini belirten MAN Truck & Bus Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Carsten Intra, “Markamızın gözbebeği ve prestiji olan premium ürünlerimiz CITYLINER, JETLINER ile amiral gemimiz olacak olan yeni tasarım SKYLINER otobüslerinin MAN Türkiye’de üretilecek olması, geleceğe daha güvenli bakmamızı sağlıyor“ dedi. Dr. Intra, MAN Türkiye’nin aynı zamanda bir Tasarım Merkezi olacağını da belirtti.

Türkiye A.Ş. Yürütme Kurulu Başkanı Münür Yavuz, NEOPLAN’ın tüm üretimi için Ankara’nın tercih edilmesinin, yüksek yerlilik oranları sayesinde, sadece MAN Türkiye ve personelinin değil, Türk otomotiv sektörü ve çalışanlarının tamamı için bir gurur kaynağı olduğunu belirtti. Yavuz, MAN Türkiye’nin bu başlangıç projesini takip edecek olan projelere de her türlü hazırlığı yaptıklarını söyledi.

Dünya otomotiv devi MAN Truck & Bus, bünyesinde bulunan premium segment otobüs markası NEOPLAN’ın tüm üretimi Ankara’daki MAN Türkiye tesislerine kaydırdı. MAN Türkiye tesislerinde, halen MAN’ın şehiriçi, seyahat, turizm ve servis otobüslerinin yanı sıra NEOPLAN’ın Tourliner modeli de üretiliyordu. MAN Truck & Bus’un aldığı bu kararla birlikte MAN Türkiye, NEOPLAN’ın araç gamını oluşturan Cityliner, Skyliner ve Jetliner modellerini de üretmeye başladı...

Skoda Superb vs Renault Latitude



Skoda, VW kanatları altına girdikten sonra adeta yeniden doğdu. Superb’de bu yeniden doğuştan etkilenen modeller arasında. İlk defa 1934 yılında üretilen model alt yapıdaki değişimlerle D segmentinin en iddialı modelleri arasında yerini aldı. 2008 yılında üçüncü jenerasyonuyla yoluna devam ederken tekrar yenilenerek müşterilere sunuldu. Active, Ambition ve Elegance olmak üzere üç farklı donanım seçeneği ile satışa sunulan model istenirse 4x4 olarak da satın alınabiliniyor.

Tasarım
Kuşkusuz model yenilenme operasyonuyla daha çekici bir yapıya kavuştu. Önceki nesildeki dikdörtgene benzer far yapısı sabit kaldı. Ancak farların kenarları solungaç şeklinde gündüz LED farlarıyla desteklendi. Kaput üzerinde yer alan logo markanın yeni amblemi ile değiştirilerek ızgaradan ayrı tutulmuş. Bu bölümü şık göstermek içinse ızgara krom detaylarla desteklenmiş. Kaput üzerindeki keskin hatlar önceki nesilden yadigar kalırken benzer hatlara yan bölümde de rastlamak mümkün. 17 inç büyüklüğündeki çok kollu jantlar şık bir algı oluştururken bu jantı beğenmezseniz model size yedi adet daha farklı seçenek sunuyor. Tavan çizgisi arkaya doğru paralel olarak uzatılmış. Geniş camlarla birleşen bu ayrıntı iç mekandaki atmosfer ve baş mesafesi konusunda olumlu haberler veriyor. Arka bölümde stop grubunda tasarım anlamında değişimler göze çarpıyor. Önceki nesilde yer alan bagaj kapağının üzerindeki çizgi kaldırılmış ve aşağıda olan plakalık bu bölgeye taşınmış. LED destekli stop grup ise burada göze çarpan diğer değişiklikler arasında. Modelin boyutlarına baktığımızda Skoda Superb, 4833 mm uzunluğa, 1817 mm genişliğe, 1462 mm yüksekliğe ve 2761 mm aks mesafesine sahip. B ölçüler ile en dişli rakibi Volkwagen Passat’dan 64 mm daha uzun 3 mm daha dar, 10 mm daha alçak ve 51 mm daha uzun aks mesafesine sahip.

İç Mekan
Model içeride çift renkli ön konsola yer vermiş. Açık renkli konsol detayları, kapı içleri ve koltuklar ferah bir kokpit konusunda modeli desteklemiş. Dört kollu direksiyon krom detaylarla şık kılınmış. Gösterge paneli ise Skoda modellerinden tanıdık. Orta konsoldaki dokunmatik ekranlı müzik sistemini Volkswagen modellerinden hatırlıyoruz. Sistemin ses performansı başarılı. İstenildiğinde bu ekrandan otomobiliniz hakkında birçok bilgiyi alabiliyorsunuz. Müzik sisteminin altında klima kumandaları yer alıyor. Sistemin kullanılması basit ve performansı da başarılı. Eşya gözü konusunda model vites önünde, koltuk arasında ve kapı kenarlarında yeteri kadar alan sunmuş. İdeal sürüş pozisyonuna erişimde sıkıntısız. Otomatik ayarlanan koltuklar ile bu işlevi kolayca yerine getirebiliyorsunuz. Ayrıca hafızalı koltuk sayesinde kendinize özgün oturma pozisyonunuzu kaydedip ileride bir tuş yardımı ile aynı pozisyona rahat bir şekilde erişebiliyorsunuz. Vites kolunun kenarlarında fonksiyonel tuşlara yer verilmiş. Bunlar ESP, lastik hava basınç kontrol, start stop, park yardım ve otomatik park sistemi tuşu olarak sıralanmış. Önde ve arkada sunulan alan başarılı. Hatta arkada sunulan diz mesafesinin etkileyici olduğunu belirtmeliyiz. Model 603 litre bagaj hacmi ile dikkat çekiyor. Bu değer ile rakibi Volkswagen Passat ile aynı hacmi sunuyor.

Motor
Skoda Superb’de Volkswagen modellerinden hatırladığımız 1.6 litre dizel üniteye yer verilmiş. 7 ileri DSG şanzıman ile desteklenen Skoda Superb, 4400 d/d’de 105 Bg, 1500 ila 2500 d/d’de arasında 250 Nm tork değeri üretiyor. 1519 Kg ağırlığındaki model 12.3 saniyede 0-100 Km/s hızlanmasını tamamlarken maksimum 193 Km/s hız değerine sahip. Fabrika verilerine göre karma yakıt tüketim değeri ise 4.7 litre olarak belirlenmiş. 1.6 litre dizel motor alt devirlerde ki güç beklentilerinize olumlu cevaplar veriyor. Ancak beklenti yüksek olmamalı. Önceki nesle göre 0.2 sn gelişen 0-100 Km/s hızlanma değerinin yanı sıra yakıt tüketim değerinde de 0.3 litre gelişme kaydedilmiş. Ekonomi konusundaki başarısını motor sakin kullanımlarda elde ettiğimiz 5.5 litre ile bize gösterdi. Performanslı kullanımlarda ise 7.2 litrelik değerler elde ettik.

Konfor & Yol Tutuş
Modelde yer alan süspansiyonlar konfor konusunda en büyük destekçiniz. Ayrıca yan destekli ve orta sertlikteki koltuklar konfor konusunda başarılı. Model rüzgar ve yol sesini kabin içine yansıtmazken, sadece üst devirlerde kabin biraz motor sesi alıyor. Arka koltukta oturan yolcular ısıtmalı koltuklardan yararlanıp, B sütununa yerleştirilmiş olan havalandırma kanalları yardımıyla sıkıntısız yolculuklar yapabiliyorlar. Konfor odaklı süspansiyonlar virajlarda kendini ele veriyor. Limitleri zorlanan model önden kaymalar yaşatırken ESP sistemi bu konuda en büyük yardımcınız.

Ford Tourneo Courier inceleme



Ford, Transit modeli ile yıllardır ticari araç sektöründe Türkiye’de ünlenen bir marka. Daha sonra hafif ticari segmentinde de Connect modeli ile var olan Ford, Courier modeli ile yepyeni bir pencere açıyor. Camlı ve Van seçenekleri bulunan Courier, ailedeki B-MAX modeli ile büyük benzerlik taşıyor. Van versiyonda üç, Camlı versiyon da ise 4 farklı donanım seçeneği sunan Courier, 1.5 TDCI 75 Ps ve 1.6 TDCI 95 Ps güç seçenekleriyle satın alınabiliyor.

Tasarım
Courier, ailedeki B-MAX modeliyle büyük benzerlik taşıyor. Izgara ve far grubu bu iddiayı destekleyen detaylar. Dinamizm ruhu kaput üzerindeki keskin hatlar ile işlenmek istenmiş. Yan bölümde alaşımlı jantlar Courier’in sportif duruşunu yansıtırken, hafifçe şişirilmiş çamurluklarla heybetli bir görünüm sağlanmak istenmiş. Karartılmış arka farlar modele farklı bir hava katmış. Çift sürgülü açılır kapı ise araca biniş ve inişlerde büyük avantaj sağlamış. Arka bölümde stoplar dikey yerleştirilmiş. Bu sayede yükleme alanı geniş tutulurken sade bir tasarım dili de bu bölüme yansıtılmış. Ford Courier, 4157 mm uzunluğa, 1976 mm genişliğe ve 1726 mm yüksekliğe sahip. Courier rakibi Fiat Fiorino’dan 29.3 cm daha uzun, 26 cm daha geniş ve 5mm daha büyük.

İç Mekan
Courier’in içerisinde farklı bir tasarım dili aramayın. Güncel Fiesta modeliyle aynı olan iç mekan sert malzemelerle tasarlanmasına rağmen kaliteli görünüyor. Gösterge paneli basit ve okunaklı. Burada dikkat çeken bir ayrıntı ise gösterge panelinin ortasındaki dijital ekranın artık boyut olarak yetersiz kalıyor olması. Ön konsolun orta bölümünde müzik sistemi oldukça geniş bir yer kaplıyor. Bolca tuş barındıran bu sistem için alışma evresi şart. Hemen üzerinde sunulan ekran ise gösterge panelindeki gibi artık boyut olarak yetersiz. Vites önünde küçük eşya gözü olarak sınırlı bir alan sunulmuş. Vites arkasında ki bardaklıklar ve kapı iç ceplerindeki alanlar ise büyük. Alışkanlık gerektiren bir başka detay ise kapı iç kollarının bulunduğu yer. Yukarıda konumlandırılan bu detay sebebi ile araca ilk binenler kapıyı nereden kapatacaklarını bulamayabiliyorlar. Derinlik ve yükseklik ayarlı direksiyonun yanı sıra koltuk ayarları sayesinde ideal sürüş pozisyonuna erişim kolay gerçekleşiyor. Arka koltuklardaki portatif masalar ise hayatı kolaylaştırıyor. Model arka bölümde 708 litrelik bir alanı size sunuyor. Bu bölümdeki pandizot bagaj alanını kullanışlı bir hale getirilebiliyor. Ayrıca pandizotu kullanmak istemezseniz onu arka koltuklara paralel bir şekilde gizleyebiliyorsunuz.

Motor
Modelde Ford ailesinin pek çok modelinden tanıdığımız 1.6 litre TDCI ünite bulunuyor. 3800 d/d’de 95 Hp güç değeri üreten bu motor, 1750 d/d’de ise 215 Nm tork değeri sağlıyor. 100 g/Km Co2 salınımıyla çevreci olduğunu gösteren Ford Courier, 3.8 litre yakıt tüketimi ortalamasıyla da göz dolduruyor. Uzun oranlı 5 ileri şanzıman daima ekonomik sürüşler vaat ediyor. Model ile sakin kullanımlarda 6.2 litre, performanslı kullanımlarda ise 8.4 litrelik değer elde ettik.

Konfor & Yol Tutuş
Ford Courier yumuşağa dönük süspansiyona sahip. Bu sistem asfalt üzerinden gelen birçok darbeyi başarılı bir şekilde emiyor. Kabin asfalt ve motor sesi almazken, özellikle arka kapı fitillerinden rahatsız edici rüzgar sesi eksik olmuyor. Model virajlarda gövde salınımı yapıyor ancak korkutucu derecede değil. Direksiyon Fiesta veya ailedeki herhangi bir model kadar hisli değil. Ama yine de rakiplerinden çok daha iyi.

Güvenlik
Çarpışma esnasında kabini sabit kalan model sürücünün iki kaval kemiği ve göğüs kafesi dışında tüm uzuvlarına yolcunun ise sağdece göğüs kafesi dışında tüm uzuvlarına tam koruma sağlamıştır. yandan araç ile çarpmalarda tüm uzuvlara tam koruma sağlayan Courier, sabit bariyer çarpmalarında ise göğüs kafesi dışında tüm uzuvlara tam koruma sağlamıştır. arkadan çarpmalarda ise boyun bölgesine sağladığı sınırlı koruma ile Ford Tourneo Courier EuroNcap çarpışma testlerinden 4 yıldızla ayrıldı

Toyota Auris Touring Sports inceleme



Toyota kompakt sınıftaki başarısını sürdürebilmek için Auris’i yenileyerek piyasaya sunmuştu. Tasarım anlamında baştan aşağıya yenilenen model şimdi ise geniş ailelerin peşinde. Daha çok Avrupa ülkelerinde ilgi gören Station Wagon karoseri, Auris Touring Sport olarak satılıyor. 1.4 litre dizel manuel ve 1.6 benzinli otomatik gibi seçenekleri bulunan model beklentileri karşılayabilecek mi?

Tasarım
Model son haliyle dinamik bir yapıya bürünmüş. Krom detaylarla şık kılınmış tasarım, agresif bakışlara sahip. Far grubunun üzerinde konumlandırılmış olan LED gündüz farları agresif bakışları nitelemiş. Otomobil dinamizmini keskin hatlarına borçlu. Bu doğrultuda selefinden daha fazla keskin çizgilere sahip olduğunu görüyoruz. Arka bölümde ise HB versiyonu ile benzer bir tasarım göze çarpıyor. Tek farklılık ise plakanın marka ambleminin hemen altında yer alması. HB karoserdeki gibi piyano siyahı renginde bir difüzör tamponun altında konumlandırılmış. Köşelerde kullanılan krom detaylar bu bölüme hoş bir hava katmış. Toyota Auris Touring Sport; 4560 mm uzunluğa, 1760 mm genişliğe, 1475 mm yüksekliğe ve 2600 mm aks mesafesine sahip. Bu değerler ile model Seat Leon ST’den 25 mm daha uzun, 56 mm daha dar, 21 mm yüksek ve 36 mm daha kısa aks mesafesine sahip.

İç Mekan
İçeriye geçtiğimizde kaliteli bir iç mekan bizleri karşılıyor. Model hacim anlamında da yeterli alan sunuyor. Cam tavan sayesinde de kabin ferah tutulmuş. Göstergeler okunaklı ve tam orta konsolda otomobilinizin birçok verisine ulaşabileceğiniz bir ekran konumlandırılmış. Direksiyon üzerindeki kumandalar otomobilin bir çok özelliğini kontrol etme imkanı sağlıyor. Orta konsoldaki müzik sistemini ailedeki GT86 modelinden hatırlıyoruz. Dokunmatik özellikli bu ekran geri park kamerası olarak da hizmet verebiliyor. Bu bölümün hemen altında yer alan klima kumandaları da oldukça pratik. Sistemin performansı da başarılı. Ancak genel anlamda iç mekan modern görünmüyor. Orta konsoldaki, kapı kenarlarındaki alanlar eşya gözü konusunda doyurucu. Vites önünde ise kısıtlı bir alana yer verilmiş. Anahtarsız çalıştırma ve giriş sisteminin olması modele erişimi ve kullanım açısında artı katmış. Geniş iç hacmin yanı sıra model bagaj bölümünde de 530 litrelik bir alan sunuyor. Bu değer ile rakibi Renault Megane ST’yi geride bırakırken Leon SY’ye yenik düşüyor.

Motor
Otomatik şanzıman ile sunulan 1.6 litrelik benzinli ünite, 6400 d/d’de 132 bg güç, 4400 d/d’de ise 160 Nm tork değeri üretiyor. Turbo desteksiz ünite 11.2 saniyede 0-100 Km/s hızlanmasını tamamlarken 190 Km/s maksimum hız değerine sahip. Fabrika verilerine göre karma tüketim değeri ise 6 litre olarak belirlenmiş. Düşük tork nedeniyle alt devirlerde keyif vermeyen bu ünite sizi üst devirlere itiyor. 1320 Kg ağırlığındaki model, performanslı kullanımlarda da yüksek tüketimiyle de keyif kaçırıyor. Model ile test boyunca sakin kullanımlarda 8.5 litrelik değerler elde ederken performanslı kullanımlarda iki haneli sayılara eriştik.

Konfor & Yol Tutuş
Orta sertlikteki süspansiyonlar konfor konusunda memnun ediyor. Virajlarda da avantaj olan bu durum daha hisli bir direksiyon ile modelin avantajını arttırabilirdi. Otomobili karakterine göre kullanırsanız virajlarda sorun yaşamıyorsunuz. Viraj limitleri zorlanan model ilk kaymayı arkadan gerçekleştiriyor. Ancak baz donanımdan itibaren standart sunulan ESP, tehlike büyümeden müdahale ediyor. Ses yalıtımı konusunda model yol ve rüzgar sesini başarılı bir şekilde engelliyor. Sadece üst devirlerde motor sesi kabin içine yansıyor.

Güvenlik
Çarpışma sırasında kabini sağlam kalan Auris sürücüye sağ ayak kaval kemiği ve göğüs kafesi dışında maksimum koruma sağlarken, yolcuya ise sağ ayak kaval kemiği dışında maksimum koruma sağlamıştır. Yandan araç ile çarpmalarda maksimum koruma sağlayan Auris, sabit bariyer çarpmalarında ise göğüs kafesi haricindeki tüm uzuvlara maksimum koruma sağlamıştır. Arkadan çarpmalarda ise boyun bölgesine sağladığı maksimum performans ile Auris EuroNcap çarpışma testlerinden 5 yıldız almayı başardı.

Volkswagen Passat Variant inceleme



Yeni Passat Variant’ta ilk olarak, Volkswagen’in etkileyici gücü olan tasarım yüksek düzeyde emek harcanarak kombine şık bir tasarıma ulaşmıştır. Volkswagen Passat Variant’ta tasarım sadece moda için değil çağdaş bir görünüm kazanması için de amaçlanmıştır. ICT çağında etkili olacak bir tasarıma imza atılmıştır. ICT fonksiyonel erdemleri bütün korurken, Passat gözle varlığı, dinamizm ve seçkinlik kazandırmıştır. Yeni Passat Variant Volkswagen sınıfında netlik ve gücü ile yüksek öğretime geçiş köprüsü olarak gözlenmiştir. Bu geçiş nedeniyle orta ara bulucular ve prim sınıfları ara bulucular ve B, C segmentlerinde en başarılı Alman işi olarak Passat business class yeni bir türü temsil ediyor.

Volkswagen Passat onlarca yıl fırını mükemmelleştirmek amacıyla üretilmiştir. Volkswagen’de, Passat B sınıfı olarak nitelendirilen orta sınıf otomobillere aittir. Geriye dönüp bakıldığında, otomobilin stili öncelikle 1996 B5 modeli ve 1973 B1 orijinal modeli olmak üzere her Passat serisinden etkilenmiştir. Volkswagen Passat Variant bir paradigma değişimini tanıttı.

Vokswagen Passat Variant iç donamı ile ailelere hitap ettiğini bir kez daha gösterdi. 1/3 – 2/3 katlanabilir arka koltuklar, 6′lı CD değiştirici (Radyoya entegre), ‘Matera’ koltuk döşemesi, alcantra deri döşeme, ayak bölgesi aydınlatma, arka koltuklardan bagaja ulaşma bölümü, soğutmalı torpido gözü, yükseklik ayarlı ön koltuklar gibi özellikleri sayesinde konforlu yolculuklar sizi bekliyor.

Hyundai Elantra 1.6 CRD inceleme



Elantra başarılı tasarımıyla markanın dikkat çekici modelleri arasında. i30’un sedan versiyonu olarak da lanse edilen model geçtiğimiz günlerde makyajlanarak Türkiye’de neredeyse olmazsa olmazlar arasına giren 1.6 litre dizel otomatik kombinasyonuna kavuştu. Model test köşemize dizel motorlu, manuel şanzımanlı ve baz donanımıyla konuk oluyor.

Hyundai Elantra 1.6 CRDi STYLE Tasarım

Model makyaj ile birlikte selefine göre daha iddialı bir yapıya kavuşmuş. Yeniden tasarlanan farlar ve LED aydınlatmalar modele agresif bakışlar katmış. Projeksiyon tipi farların baz donanımda bile standart sunulması dikkat çekici bir özellik oluyor. Makyajla birlikte sis farlarında da değişime gidilmiş. Selefindeki toplu yapı yerini bumerang şeklindeki tasarıma bırakmış. Arka bölümde ise karartılmış stoplar ve tampon bölümünde yapılan değişimler farklılık olarak göze çarpıyor. Siyah renkli difüzör, spoyler görünümlü yükselen bagaj kapağı makyajla gelen detaylar arasında. Boyut disiplininde model selefine göre sadece 20 mm daha uzatılmış. Diğer disiplinlerde ise selefi ile aynı ölçülere sahip.

Hyundai Elantra 1.6 CRDi STYLE İç Mekan

İçeriye geçtiğimizde selefindeki gibi alışık olduğumuz bir tasarım bizleri karşılıyor. İç mekânda makyaj ile birlikte değişimler mevcut fakat ayrıntılara gizlenmiş. Bunlardan biri ön konsolun orta bölümündeki havalandırma ızgaralarının yukarıya taşınmış olması. Ufak bir detay fakat ergonomi anlamında katkı sağlamış. Diğer bir değişim ise gelişmiş multimedya ünitesi oluyor. Son derece fonksiyonel ünite sadece en üst donanımda sunuluyor. Test aracımızda sunulan müzik sistemi sadece bluetooth bağlantı özelliğine sahipti. Ses kalitesi ise tatminkâr seviyede. İçeride küçük eşyalarınız için bolca yer var. En çok kullanılan vites önündeki bölümde ise kapaklı bir göz sunulmuş. Önde ve arkada oturanlar bol hacim sunan model kullanıcısını üzmüyor. 485 litrelik kapasitesi ile rakibi Jetta’dan 25 litre Fluence’dan ise 45 litre daha küçük bir bagaj hacmine sahip.

Hyundai Elantra 1.6 CRDi STYLE Motor

Model makyaj ile dizel motora kavuştu. 6 ileri otomatik ve manuel olarak da satın alınabilen Hyundai Elantra, manuel şanzımanlı seçeneği ile test konuğumuz. 1.6 litre dizel motor 4000 d/d’de 128 Bg güç, 2750 d/d’de ise 260 Nm tork değeri sunuyor. Otomatik şanzımanlı modelde ise tork 280Nm olarak sunulmuş. Bu değerler ile Elantra, 0-100 km/s hızlanmasını 10.5 saniyede tamamlarken maksimum 190 Km/s hız değerine sahip. Modelin fabrika tüketim değeri ise 4.9 litre olarak belirlenmiş. Biz testimiz sırasında sakin kullanımlarda 5.2 litre performanslı kullanımlarda ise 6.4 litrelik değerler elde ettik.

Hyundai Elantra 1.6 CRDi STYLE Konfor & Yol Tutuş

Modelde orta sertlikte süspansiyonlara yer verilmiş. Konfor anlamında sıkıntı yaşatmayan süspansiyonlar sessiz çalışmasıyla da beğeni kazanıyor. Ses yalıtımı demişken selefine göre yol kat eden Elantra motor, yol ve rüzgâr sesi konusunda da iyileştirilmiş. Orta sertlikteki süspansiyon yol tutuş konusunda avantaj sağlamış. Bunun yanı sıra “Comfort”, “Normal” ve “Spor” olmak üzere 3 farklı direksiyon seçeneği sunan sistem en büyük destekçiniz. Fazla zorlanan model ilk kaymayı önden gerçekleştiriyor. Standart olarak sunulan ESP ise sizi çizgide tutmayı başarıyor.

Volvo S60 inceleme



Elbette otomobil gibi sürekli ve baş dönürücü hızla kendisini yenileyen bir sektörde yakalanan seviyeyi her jenerasyonda sürdürmek kolay olmuyor fakat Volvo bu jenerasyonda altın oranı bulmuş gibi görünüyor bana kalırsa. Kusurlar yok mu? Elbette var. Bana göre çoğu da duygusal ve benim gibi ilk çağdan kalma arabaları sevenlerin gözüne batan kusurlar. Tasarımla başlayalım…

Tasarım

Öncelikle şuna değinmemiz gerekiyor ki Volvo 87 yıllık tarihinin en dinamik ve şık serisini üretirken kendisini marka haline getiren temel özelliklerinden vazgeçmemiş. Güvenlik noktasında her segmentte lider olan marka bu özelliğini sürdürürken en dinamik ve akıcı tasarımlarıyla da modern çağı yakaladı. Tasarımcısı Örjan Sterner en azından yandan bakıldığında bize C70′i hatırlatan coupe benzeri bir sedan sunuyor. Bu iyi bir şey mi? Tartışılır. Fakat aynı tasarım yanılgısına sahip, örneğin Mercedes CLA ile karşılaştırdığımızda Volvo bu noktada kıyas kabul etmez derecede seksi. 4.7metrelik uzunluğu, 1.9metrelik genişliği ile S60, Ford Mondeo ve BMW 3 serisi sedanla benzer ölçülere sahip. Dolayısıyla bulunduğu segment içindeki nüanslarını genişletmiş durumda.

İsveçlilere göre tasarım dili yalnızca görüntüye değil, yaya güvenliğine de hitap ediyor. Bu yüzden sert ve akıcı karakter kaybedilmeden sivrilikler ve keskinlikler ustaca yuvarlanmış ve görsel ilüzyon kaybedilmeden daha yumuşak hale getirilmiş. Arabanın arkasına kadar uzanan C sütunları coupe yanılgısını ya da daha doğrusu algısını yaratan temel çizgileri oluşturuyor. İsterseniz R-Design bodykit ile daha kaslı bir S60′ınız da olabilir elbette. Led gündüz farları S60′ın geçirdiği makyajın en dikkat çekici detayı diyebiliriz. Kesinlikle harika görünüyorlar. Bu gündüz farları S60′ı aynı Audi’ler ve yeni jenerasyon Mercedes’ler gibi daha ‘farkedilir’ kılmış. Büyük dikiz aynaları kör nokta uyarı sistemine (BLIS) fazla iş bırakmadan yeterli görüş sağlarken, iyi konumlanmış A sütünları da görüş alanınızı maksimumda tutuyor. Volvo’nun yenilikçi ve öncü güvenlik özellikleri ise başka bir bütün yazının konusu olabilecek kadar uzun. Yine de kısaca özet geçecek olursak maksimum sayıda airbag ve EuroNCAP’ten tam puan alan İsveç çeliği sizi yeterince koruyor. Ayrıca adaptif sürüş kontorolü, şerit takip ve ikaz sistemi, kör nokta kontrolü, şehir için güvenlik asistanı ile kaza yapmanız neredeyse imkansız. Sinirlenemiyorsunuz bile. Videoda makyajlanan şasinin detaylarını net bir biçimde görmek mümkün.

İç Mekan

Volvo tasarımcılarına göre arabanın iç tasarımı tüm arabalar için en önemli bölüm. Volvo’da bu konuda pek çok rakibinin karmşık bir sürü düğme ve elektronik kontrolle yaptığını çok daha minimal, ergonomik ve teknolojik olarak eksiksiz yapmak noktasında çok başarılı. Diğer modellerdeki gibi orta konsol tasarımı ve teması değiştirilebilen kadran tüm modellerdekiyle aynı. orta konsol krom çizgilerle çevrelenmiş. Büyük ve anlaşılır klima, navigasyon, güvenlik kontrolü sistemleri, 7″ geniş ve anlaşılır, yazılımsal ve görsel arayüzü de son derece başarılı LCD ekran… Her şey tamam gibi. Deri kaplı koltuklar da özellikle yanal desteği biraz az da olsa (Siz de 1.6 dizel sedanla o kadar gazlamayıverin) çok başarılı. Özellikle uzun yolculuklarda. Direksiyon sizin boyutlarınız ne olursa olsun uygun sürüş pozisyonunu bulabilmeniz için çok geniş bir aralıkta ayarlanabiliyor. Oldukça ferah bir hissiyat sunan arka bölümde de diz ve baş mesafesi yeterli. Evet çok da salon salomanje değil ama gayet yeterli. Ön koltuğun önündeki bayıldığımız cepler aynen devam. Klasik olarak ön konsolon arkası da boş ve ıvır zıvırlar için görseli bozmadan harika bir alan sağlıyor. 380 litrelik bagay kapasitesi ve yükleme açısı da son derece yeterli ve pek çok rakibinden iyi.

Performans

D4162T kodlu motor ne yazık ki altı ileri powershiftli şanzıman ile birleştiğinde çok atak ve canlı değil. 115 beygir gücüne sahip ve 270 nm/1750-2500dd maksimum tork değerine sahip motor turboyu biraz da geç açmasından dolayı kalkışlarda sizi uçurmuyor ama istikrarlı ve yeterli şehir ve şehir dışı performansını elbette sunuyor. Eğer yakıt tüketimini biraz göz ardı edip Sport modunda biraz fazla gaz açarsanız motorun hemen canlandığını ve arabanın ivmelenme isteğinin ciddi oranda farkedilir biçimde arttığını görebiliyorsunuz. Her ne kadar Powershift şanzıman optimum devir zamanlamalarıyla yumuşak vites geçişleri sağlasa da, direksiyonun arkasındaki Gearshift Paddle (vites değiştirme kulakçıkları diyebilirim sanırım) yararlı olmuş. Fabrika verisi 190km/s hız değerini rahatça aşabildiğimiz (Aman polis amcalar duymasın!) S60 bizimkisi gibi medeniyetten uzak trafik koşullarında ise yakıt tüketim öngörülerini tutturmakta zorlanıyor. Elbette hız/rüzgar/trafik/sürücü stili gibi faktörler yakıt tüketiminde dramatik değişimlere neden olabiliyor fakat mümkün olduğunca standartlar içinde kaldığımızda yakıt tüketiminde fabrika verilerinin yaklaşık yarım litre üzerinde tüketim değerlerine ulaşabildik. Ayrıca bir depo (67.5 litre) ile 1000km’lik menzili de bulduk. Hatta bir parça da geçtik ama o kadar da adrenalin bağımlısı olmadığımdan ilk benzinciye girip depoyu doldurdum yeniden. 1635 kg ağırlığındaki bir sedan için son derece makul performans ve yakıt tüketim değerlerine sahip S60 yazının başında da dediğim gibi bu motorla sivrilemese de gözden düşmüyor. Yine de benzinli ya da D5 2.0 5 silindirli dizel versiyonlarını tercih ederim. Fren noktasında her zaman çok başarılı olan Volvo yenilenen S60′ta da istisna yapmıyor, en yüksek süratteki panik frenlerde bile yeterli mesafede ve çizgisini bozmadan duruyor.

Sürüş ve Gövde Kontrolü

Süspansiyon ayarı gayet dengeli ve rahat, belki birazcık sert ama iç mekanda önemli bir rahatsızlık yaratmıyor. Frenlerden bahsettik zaten onlar da gayet başarılıydılar. Arabanın önceki versiyona göre yönlendirilmesi yüzde 10 daha hızlı ve bunu da her iki versiyonu kullanmış birisi olarak bilmeden de farkedebilirdim. 18″ alüminyum jantlar ve geniş ölçülü lastikler de her ne kadar bozuk asfalt yollarımızda rahatsızlığı arttırsa da yol tutuş ve gövde kontrolünde önemli rol oynuyorlar. Her şey iyi görünüyor nihayetinde bir Volvo’dan söz ediyoruz. Yol tutuşu son derece başarılı ve özellikle V40′ta zaman zaman dostu korkutan, düşmanı eğlendiren(!) önden kopma eğilimi S60′ta yok denecek kadar az. Gövde kontrolü de ani yön değişimlerinde gayet dengeli. Neden? Çünkü BMW 3 serisi kadar süper hızlı ve refleksif değil. Bu kötü mü? Hayır değil. Fakat BMW daha mı başarılı? Kesinlikle! Sonuç olarak Volvo İskandinav Touring Car şampiyonaları dışında zaten büyük yarış serilerinde boy gösteren ve öyle sportif otomobil iddiaları olan bir marka değil. Dolayısı ile sportifliğe son yüzyılda çok daha fazla yatırım yapan ve pek çok efsane spor otomobile sahip olan rakipleri Mercedes ve BMW’nin aynı sınıf arabalarından daha ağır kalması bu noktada normal. Günün sonunda ne kadar tarihinin en dinamik arabasını da üretmiş olsa Volvo’dan bahsediyoruz. Genler ne olursa olsun değişmiyor. İyi ki de değişmiyor. Volvo size ondan beklediğinizi veriyor. Geri kalan değerlendirme yalnızca kişisel ve fakat reel görüşler. Gövde kontrolü ve eşsiz stabiliteyi her ne kadar test aracımızla aynı motor seçeneğine sahip olmasa da S60 R-Design’in alttaki videoda izleyeceğiniz Top Gear pisitndeki testinde açıkça görebilirsiniz. O pistin kaçış alanları ve çimleri çok dev markanın ziyaretine uğradı.

Sonuç olarak yenilenen Volvo S60 yazının başlığında ve girişinde de değindiğim gibi arabaların Les Paul’ü bana göre. Les PAul’de ağırdır, köprüsü yüksektir, sapı gariptir, sol teli ağırlık merkezine denk geldiğinden en gerilimli noktadır ve sürekli akordu kaçar ama bir şekilde o gitar kusursuzdur işte. Volvo da öyle. Evet kedi refleksleri, tavuk stabilitesi, akuna vuruşu falan beklememek lazım Volvo’dan fakat her alanda ortalama mükemmeliyeti yakalayan sınıfının nadir otomobillerinden S60. D2 motor seçeneği ile en dolu seçeneği olan Advance modeli 101.000 TL gibi bir fiyata satılan S60, BMW’nin boşlar boşu 316′sının 100.000 üzeri fiyatı düşünülünce gerçekten emsalsiz görünüyor göze. Fazladan ve size batan en az 30-40.000 TL’niz varsa Mercedes ve BMW’ye de göz atın elbette. Fakat optimum performansı arıyorsanız, Volvo’yu tek geçerim!

Fiat 500L Living Lounge 1.6 inceleme



Fiat 500L Living Lounge 1.6 Multijet Tasarım

Fiat ailesinin en küçüğü olan 500’den alınan eğlenceli tasarım anlayışı 500L’ye iyice yansıtılmış. Rockstar modelinde daha agresif olan tampon bu versiyonda sade tutulmuş. Çift parçalı farlar otomobilin şirin gözükmesini sağlamış. Marka logosu; iki far arasında uzanan krom çıta üzerine konumlandırılmış. Hemen altında ise çift parçalı ızgaranın üst bölümü tasarlanmış. Karmaşaya sebep olan bu durum yerine sade bir yapı otomobili daha şirin kılabilirdi. Modelde genel anlamda oval hatlar kullanılmış. Şişirilmiş tamponlar otomobilin heybetli görünmesini sağlamış. Model kişiselleştirilebilme adına tavan, gövde ve yan aynalarda farklı renk seçenekleriyle sunulmuş. Test aracımızda kullanılan “Toscana Yeşili” ve beyaz tavan yerine farklı kombinasyon seçmek otomobili daha çekici gösterecektir. 500L Living önden bakıldığında 5 kişilik versiyon ile fazlasıyla benzer. Onun farklılığı B sütunundaki arma ve arkaya doğru uzayan bagaj bölümüyle ortaya çıkıyor. Arka bölümde ise yine sadelik ön planda. Aşağıya kadar uzanan bagaj kapağı yükleme kolaylığı sağlamış. Marka ve model logosu büyük tasarlanmış. Bagaj kapağı altında konumlandırılan siyah detay ise tamponlara doğru uzatılarak bütünlük sağlamış. Geri vites ışığı ise bu bölümün sağına konumlandırılmış. Model 4352 mm uzunluğa, 1784 mm genişliğe, 1667 mm yüksekliğe ve 2612 mm aks mesafesine sahip. Standart modelden 205 mm uzun, 2 mm yüksek olan 500L Living aks mesafesi ve genişlik ölçülerinde farklılığı bulunmuyor.

Fiat 500L Living Lounge 1.6 Multijet İç Mekan

Model içeride kahve ve siyah tonlarının kombine edildiği bir mekân ile bizleri karşılıyor. Bu kombinasyon koltuklar, direksiyon simidi ve ön konsolda kendini göstermiş. Malzeme kalitesi ve işçilik yeterli. Bolca sert malzemeyi görmek biraz can sıkabilir. Fiat Panda modelinden hatırladığımız direksiyon göze çarpıyor. Klima kumandaları ise Alfa Romeo modellerinden tanıdık. Çift bölmeli torpido ve kapı iç cepleri eşya gözü konusunda büyük yardımcınız. Ek olarak vites önünde de bir alan sunulmuş fakat buranın sınırlı olduğunu belirtmeliyiz. Araçta 5 inç büyüklüğündeki dokunmatik ekranlı müzik sistemi kullanılmış. Bluetooth, USB ve AUX IN destekli bu sistem ses kalitesi konusunda başarılı. Özellikleri saymakla bitmeyen bu dokunmatik ekranın sunduğu EcoDrive Live sistemi ile ekonomik sürüşler gerçekleştirebileceksiniz. Önde ve arkada sunulan alan konusunda model sıkıntı yaşatmıyor. Ön koltuk arkalarına yerleştirilen açılır-kapanır masalar basit ama işlevsel. Modelin en büyük farkı ise arkaya konumlandırılan ek iki koltukla anlaşılıyor. Orta koltukların öne çekilmesiyle kullanılan bu alanda ancak küçük bireyler seyahat edebilir. Orta koltukların sürgülü olması bu alana katkı sağlıyor fakat sınırlı. En arka ikili koltuklar yatırıldığında bu alan bagaj olarak kullanılabiliyor. 416 litrelik bagaj hacmi standart versiyondan sadece 4 litre daha fazla.

Fiat 500L Living Lounge 1.6 Multijet Motor

Fiat 500L Living’de 1.6 litre Multijet 2 dizel motor bulunuyor. 1598 cc bu ünite 3750 d/d’de 120 Hp güç, 1750 d/d’de ise 320 Nm tork değeri sağlıyor. 10,9 saniyelik 0-100 hızlanma değerine sahip olan 500L Living maksimum 189 Km/s hıza ulaşıyor. Fabrika verilerine göre karma tüketim değeri ise 4.6 litre olarak belirlenmiş. 1430 Kg ağırlığındaki otomobile ortalama bir performans sağlayan bu motor 6 ileri manuel şanzıman ile kombine edilmiş. Model ile sakin kullanımlarda 6.8 litre yakıt tüketim değeri elde ederken, performanslı kullanımlarda 8.4 litrelik değer elde ettik.

Fiat 500L Living Lounge 1.6 Multijet Konfor & Yol Tutuş

Orta sertlikteki süspansiyonlar konforlu bir sürüş sağlıyor. Ancak kabin içine yansıyan motor sesi keyfinizi kaçırabilir. Yol tutuş konusunda da iddiası bulunmayan modelin sınırları aşıldığında arkadan kaydığı gözlemleniyor. Hissiz direksiyon ise viraj içinde iyice hissizleşiyor. ESP sistemi sayesinde güvende olan model sınırları bilindiğinde sıkıntı yaşatmıyor.

Fiat 500L Living Lounge 1.6 Multijet Güvenlik

Fiat 500L, Living modeli ile çarpışma testlerine katılımı bulunmuyor. Standart model ile testleri 5 yıldız ile tamamlayan model çarpışma esnasında sürücünün göğüs kafesi dışında her uzvuna tam koruma sağlarken, yolcunun her bölgesine maksimum koruma sağlamıştır. Yandan çarpmalarda da tam koruma sağlayan 500L, sabit bariyer çarpmalarında ise göğüs kafesi dışında tüm uzuvlara tam koruma sağlanmıştır. Arkadan çarpmalarda ise boyun bölgesine sağladığı sınırlı koruma ya rağmen çarpışma testlerinden tam not almayı başardı.

Toyota Verso 1.6 D-4D Premium/Navi inceleme



MPV sınıfı özellikle geniş aileler için önemli bir seçenek. Bu modellerden bazıları 5 ve 7 kişilik olmak üzere 2 seçeneğe sahip. Toyota’nın da bu segmentteki başarılı ismi olan Verso ülkemizde yakıt giderleri sebebiyle hak ettiği yerde değildi. Türkiye’deki vergi ve yakıt kriterleri tüm otomobil şirketleri gibi Toyota’yı da hummalı bir çalışma içerisine soktu. Uzunca süre BMW markası ile istişarede bulunan Toyota, bu marka ile yaptığı ortak motor geliştirme anlaşması ile Türkiye’de 1.6 litre dizel motoruna kavuştu. 2014 yılının başından itibaren ilk olarak Verso modelinde konumlandırılan bu motor yakıt tüketim değerleri konusunda göz dolduruyor. Peki ya performansı?

Tasarım
Model tasarım anlamında ailedeki kardeşlerine benzer bir tasarıma sahip. Bunu, geriye doğru çekilmiş ve inceltilmiş far gurubu ile çok rahat bir şekilde görüyoruz. Çift parçalı üst ızgara krom detaylarla zenginleştirilirken orta kısımda büyük marka logosunu barındırıyor. Krom çıtalar farlar ile birleşerek bütünlük sağlamış. Xenon farlar tasarım anlamında otomobile çok şey katıyor ancak bu özelliğe en üst donanımda sahip olabiliyorsunuz. Led gündüz aydınlatmalarının ise farlar üzerinde yer aldığını görmek mümkün. Ağırlıklı olarak yuvarlak hatların kullanıldığı modelde akıcı bir tasarım hakim. Karartılmış çok kollu 17 inç jant grubu sportif görünüyor. Bu modeli beğenmezseniz 6 farklı daha jant seçeneği beğeninize sunulmuş. Yan bölüm tasarım anlamında sade. Arkaya doğru paralel uzanan tavan çizgisi baş mesafesi konusunda olumlu bilgiler veriyor. Cam tavan ise otomobilin içindeki ferah havadan bizleri haberdar ediyor. Arka bölümde şeffaf stoplar göze çarpıyor. Farklı bir ayrıntı ancak standart stoplar kullanılsaydı bu bölümü daha şık olacaktı. 4460 mm uzunluğa sahip olan model, 1790 mm genişliğe ve 1620 mm yüksekliğe sahip. Modelin aks mesafesi ise 2780 mm.

İç Mekan

Kalite algısı konusunda model başarılı. Otomobilin içerisinde de işçilik konusunda bir sıkıntı yer almıyor. Direksiyon üzerindeki kumandalar ergonomi anlamında modeli başarılı kılıyor. Ancak Toyota modellerinde yer alan hız sabitleyici kolun yerine direksiyon üzerinden kontrol edilebilen tuşlar burada daha verimli olabilirdi. Ortaya konumlandırılmış gösterge paneli sürücü ve yolcunun görüş açısını genişletmiş. Gösterge panellerinin en sağındaki ekran ise tasarım ve işlev açısından demode kalmış. Çift kapaklı torpido gözü kullanışlı. Kapı iç ceplerinin de eşya koymak konusunda katkısı büyük. Vites önünde herhangi bir alan yer almazken orta konsoldaki bardaklıklar ve sürücü bölümüne yakın olarak tasarlanan küçük bir alan ise kullanışsız. Ön konsolda yer alan dokunmatik özellikli ekran işlev konusunda başarılı. Bu bölüm vites R konumundayken geri park kamerası olarak da kullanılıyor. Yol bilgisayarı, anlık yakıt tüketimi ve tüm seyahatlerde yapmış olduğunuz tüketim değerlerini de bu ekrandan görmek mümkün. Önde ve arkada sunulan baş ve diz mesafesi sorunsuz. 2. Sıra koltukların öne ve arkaya oynaması büyük avantaj. 5 ve 7 kişilik olarak satılan Verso test köşemize 7 kişilik versiyonuyla dahil oldu. Arka 2 koltuğa geçmek için 2. Sıra koltukların omuz üzerindeki bir tuş ile ileri almanız yeterli. Ancak burada oturacak bireyler kısa mesafeli yolculuklar yapabilir. Modelde 5 kişilik oturma düzeninde 484 litrelik bagaj hacmi sunulurken, 7 kişilik oturma düzeninde bu hacim 155 litre olarak belirlenmiş.

Motor

Modelde yer alan ünite BMW ve Toyota’nın ortak geliştirdiği bir motor. Bu ünite 4000 d/d’de 112 Hp güç ve 1750 d/d’de 270 Nm tork değeri sağlıyor. 1.5 Tonu geçen ağırlığa sahip Verso, 0-100 Km/s hızlanmasını 12.7 saniyede tamamlarken maksimum 180 Km/s hız değerine sahip. Fabrika verilerine göre karma tüketim değeri ise 4,5 litre olarak belirlenmiş. Model ile sakin kullanımlarda 6 litre performanslı kullanımlarda 7.5 litrelik tüketim değerleri elde ettik.

Konfor & Yol Tutuş

Modelde yumuşak süspansiyonlara yer verilmiş. Bu sistem şehir içindeki birçok çukurun farbelerini absorbe ediyor. Rüzgar ve yol sesi almayan kabin, motor sesi yalıtımı konusunda da başarılı. Koltuk ısıtma opsiyonu konfor konusunda artı bir özellik. Ancak bu tuşlara erişmenin zor olduğunu söylemeliyiz. Yumuşak süspansiyonlar yol tutuş konusunda size yardımcı olamıyor. Yüksek yapısından dolayı gövde salınımı da fazla olan model virajlarda limiti zorlandığında ilk olarak önden kayıyor. ESP sistemi bu konudaki en büyük yardımcınız.

Güvenlik

Toyota Verso, Euro NCAP testinden beş yıldız elde ederek güvenli bir otomobil olduğunu kanıtladı. Önden çarpışmada yolcu kabini stabil kalmayı başardı. Mankenlerin ayak ve uyluk kemikleri iyi korundu. Araç en fazla puanı yandan çarpışma testinden aldı. Daha şiddetli yan direk çarpışma testinde ise yolcuların göğüs kafesi yeterince korundu. Arkadan çarpışma testinde kamçı etkisine karşı koruma iyi düzeyde oldu. Araç önden ve yandan çarpışmalarda çocuk mankenleri yeterince koruyabildi. Çocuk koltuğunu bağlamadan önce yolcu hava yastıklarının devre dışı bırakılmasını anlatan uyarı yazılarının anlaşılabilirliği Verso’ya puan kazandırdı. Verso yaya korumadan iyi puanlar aldı. Tampon yolcu bacaklarının korunmasında maksimum puanı aldı. Kaput çocuk veya yetişkinlerinin çarpması durumunda iyi korumayı sağlıyor. ESP, Emniyet kemeri uyarı sistemi standart.

Peugeot 308 1.2 Puretech Otomatik



Tasarım

Peugeot MPV benzeri kompakt otomobiller üretme stratejisinden yeni 308 ile vazgeçmiş. Bu durum pek çok eski 308 hayranını üzse de yeni modelin çok daha çekici bir görünüme sahip olduğunu söyleyebiliriz. Otomobilin tasarımı dinamik çizgilerden oluşuyor. Önceki versiyondaki tek parça ızgara terk edilirken; iki parçalı ızgara grubuna yer verilmiş. Üst ızgara nikelaj detaylar ile süslenerek şık kılınmış. Selefindeki geriye doğru uzanan far grubu yerini 62 adet LED’den oluşan yeni farlara bırakmış. Bu sayede agresif bakışlara kavuşan modelin bu görüntüsü kaput üzerinden inen çizgilerle de nitelendirilmiş. Yan bölümde akıcı tasarım göze çarpıyor. Paralel uzanan tavan yapısı baş mesafesi konusunda olumlu sinyaller verirken geniş camlar ferah bir iç hacmin habercisi. Arka sroplarda da LED teknolojisi kullanılmış. LED’lerin adedi ise bu kez 48. Peugeot 308; 4253 mm uzunluğa, 1804 mm genişliğe, 1457 mm yüksekliğe ve 2620 mm aks mesafesine sahip. Bu değerler ile en güçlü rakibi Volkswagen Golf’ten 2 mm daha kısa, 5 mm daha geniş, 5 mm daha yüksek ve 17 mm daha kısa aks mesafesine sahip.

İç Mekan

Aracın iç mekanı göze çok sade geliyor. Bunun en büyük sebebi normalde orta konsolda görmeye alışık olduğumuz havalandırma kumandalarının PSA grubunun geliştirmiş olduğu SMEG+ ekranın içine alınmış olması. Müzik sisteminin ses düzeyini ayarladığının dairesel kumandanın yanında ufak tefek tuşlar orta konsolda bulunuyor. Ön bölümün üst yapısında kullanılan malzemeler yumuşak dokunuşlu ve kaliteli. Ancak aşağılarda sert plastik kullanılmış. Direksiyon simidi ve gösterge panelleri 208’den tanıdık geliyor. 208’deki direksiyonun gösterge panellerini kapatması durumu burada konsolun daha yukarı konumlandırılmasıyla bir parçada olsa çözüme ulaşılmayı sağlamış. İlk etapta gösterge panelinde devir saati dikkat çekiyor. Standart devir saatlerinin soldan başlamasının aksine bu devir saati ise sağdan başlıyor. Ekran büyük ama dokunmatik performansı başarılı değil. Peugeot 308’in bagaj hacmi 420 litre. Bu hacim ile birçok rakibinin önünde yer alıyor.

Motor

Yazımızın asıl farklı bölümü hiç kuşkusuz motor ve şanzıman disiplini. Peugeot’nun en son geliştirdiği motorlardan birisi olan 1.2 litrelik aşırı beslemeli ünite EB2DTS koduna sahip. 3 silindirli motor aslında atmosferik 1.2 litrelik üniteden devşirilmiş. Bu motor 5500 d/d’de 130hp güç, 1750 d/d’de ise 230 Nm tork üretiyor. Araçta kullanılan EAT6 şanzıman, tork konvertöre sahip geleneksel bir ünite. Aisin firması ile ortaklaşa geliştirilen 6 kademeli şanzımanın iç yapısındaki sürtünme kaybı da düşürülmüş. Peugeot’nun otomatikleştirilmiş tek kavramalı Auto6R şanzımanını bilenler için EAT6 ünite geçekten ilaç gibi gelecektir. Şanzımanın vites geçişleri hızlı ve pürüzsüz. EAT6 asıl maharetini ise yakıt tüketimi disiplininde gösteriyor. Bu konuda BMW modellerinde kullanılan ZF üretimli 8 kademeli şanzıman kadar başarılı. EAT6 otomatik şanzıman ile donatılan araç 0’dan 100 km/s hıza 9.8 saniyede ulaşıyor. Yakıt tüketimi ise fabrika verilerine göre 5.2 litre. Bir testimizde hiç zorlanmadan 6.7 litre ortalamayı tutturduk.

Konfor & Yol Tutuş

Eski modellere göre 308’in yol tutuş performansı belirgin anlamda iyileşmiş. Son neslin tasarımsal avantajlarını da göz ardı etmemek gerekir. Modelde orta sertlikte süspansiyonlara yer verilmiş. Limitleri zorlanan Peugeot 308 ilk kaymayı arkadan yapıyor. ESP sistemi buna anında müdahale ederek tehlikeyi engelliyor. Direksiyon şehir içi kullanımlarda oldukça pratik ancak virajlarda sürücü ile biraz daha iletişim içinde olmasını beklerdik. Otomobilin konfor seviyesi çok da törpülenmemiş. Ancak arka süspansiyonlar yine sesli çalışıyor. Rüzgar ve yol sesi konusunda model başarılı.

Güvenlik

Peugeot 308 Euroncap testlerinden 5 yıldız almayı başardı. Model çarpışma esnasında sürücünün ve yolcunun kaval kemikleri ve göğüs kafesi dışında tüm uzuvlarına tam koruma sağladı. Yandan araç çarpmalarında ise tam koruma sağlarken sabit bariyer çarpmalarında göğüs kafesine sınırlı şekilde koruma sağlamıştır. Arkadan çarpmalarda da boyun bölgesine sağladığı tam koruma ile Peugeot 308 çarpışma testlerinden beş yıldızı kaptı.

Renault Captur & Clio 1.2 Turbo EDC



4 nesildir yollarda olan Renault Clio’yu başarılı satış rakamlarıyla hatırlarız. Nesilden nesile geçirdiği değişimlerle günümüze kadar ulaşan model son nesli ile daha dinamik bir yapıya kavuştu. 1.2 litre atmosferik motor güç anlamında beklentileri karşılamadığından dolayı marka bu üniteye turbo takviyesi yaparak 120 Bg güce ulaşmış. Sadece markanın başarılı EDC şanzımanı ile satin alınabilen model 3 farklı donanım seçeneği ile tercih edilebiliyor.

Renault Clio 1.2 Turbo EDC Icon Tasarım

Marka kişiselleştirilebilirlik mottosunu bu otomobilin her yerine başarılı bir şekilde aktarmış. Bunu ilk bakışta motor kapağının uçlarına konumlandırılan kırmızı çıtalardan rahatça anlayabiliyoruz. Bu kişiselleştirme detayları jantlara, yan kapıların alt bölgesine ve bagaj kapağının ucunda da kendini göstermiş. Burada yer alan renkler isteğe bağlı olarak değişim gösterebiliyor. Şişkin çamurluklar otomobili sportif kılarken C sütununa gizlenmiş arka kapı kolları otomobile coupe havası katmış. Selefinde üç kapılı versiyonuyla da satın alınabilen Clio, artık sadece beş kapılı versiyonuyla müşterilere sunuluyor. Arka bölümde selefindeki büyük stoplar yerini daha ince tasarımlı bir yapıya bırakmış. Bagaj kapağına doğru uzanan bu yapı bütünlük hissi katmış. Boyut anlamında Clio,4062 mm uzunluğa, 1448 mm yüksekliğe, 1732 mm genişliğe ve 2589 mm dingil mesafesine sahip. Boyutlara bakarak modelin selefine göre büyüdüğü çok açık.

Renault Clio 1.2 Turbo EDC Icon İç Mekan

Kokpit kişiselleştirilebilirlik mantığında geliştirilmiş. Ön konsolda yer alan çıtaların renkleri değişiyor. Malzeme kalitesi anlamında başarılı olan modelin sert detayları keyif kaçırabilir. Ön konsolda opsiyonel donanım olarak sunulan R-Link farklı birçok özelliğe sahip. Dokunmatik özelliği sayesinde birçok kontrol kumandasını içinde barındıran sistem çalışma hızı konusunda bazı durumlarda tepkilerinize geç cevap verebiliyor. Navigasyon özelliği de bulunan ekranın en çarpıcı detayı ise Sound Effect aplikasyonu. Bu sayede sanalda olsa otomobilinizin motor sesini V6 motormuş gibi değiştirebiliyorsunuz. Modelde yer alan hız sabitleyici ve sınırlayıcı tuşu el freninin hemen yanına konumlandırılmış. Ayrıca ECO butonunun da bu bölümde konumlandığını görüyoruz. ECO modunda modelin gaz tepkileri daha da yumuşayarak ekonomik sürüşler yapmanız hedefleniyor. Baş ve diz mesafesi konusunda sıkıntısı bulunmayan Clio 4, 300 litrelik hacmiyle de segmentindeki birçok rakibini kıskandırıyor.

Renault Clio 1.2 Turbo EDC Icon Motor

Clio 4 ‘de 1.2 litre 120 bg gücünde bir motor yer alıyor. RS modeli hariç ailenin en güçlü ünitesi olan bu motor 4900 d/d’de 120 bg güç, 2000 d/d’de ise 190 Nm tork değeri sağlıyor. 6 ileri EDC şanzıman ile kombine edilmiş bu ünite, 0-100 Km/s hızlanmasını 9.4 saniyede tamamlarken maksimum 199 Km/s hız değerine sahip. Fabrika verilerine göre karma tüketim değeri ise 5.2 litre olarak açıklanıyor. Biz testimiz sırasında sakin kullanımlarda 6.3 litre, performanslı kullanımlarda 8.6 litrelik değer elde ettik.

Renault Clio 1.2 Turbo EDC Icon Konfor & Yol Tutuş

Clio, orta-sert süspansiyonlara sahip. Bu durum ince yanaklı lastiklerle birleşince ortaya konforsuz ancak yol tutuş konusunda daha başarılı bir yapı ortaya çıkmış. Selefine göre hisli ancak mükemmel olmayan direksiyon viraj performansını biraz olsun törpülese de, modelin genel anlamda başarılı olduğunu söylemeliyiz. Tüm donanımlarda standart sunulan ESP sınırları aştığınızda en büyük yardımcınız oluyor. Rüzgâr ve yol sesini kabin içine yansıtan model motor sesini ise çok üst devirlerde kokpite sızdırıyor.

Renault Clio 1.2 Turbo EDC Icon Güvenlik

Teste baz versiyonu ile giren Clio’nun önden çarpışma testinde yolcu kabini tamamen sağlam kaldı. Mankenlerin göğüs ve uyluk bölgesinde iyi koruma sağlandı. Renault benzer korumayı farklı boylardaki mankenlerde ve değişik oturma pozisyonlarında da tekrarladı. Yan bariyer çarpışma testinde Clio maksimum puanları aldı. Mankenin vücudunun tamamı iyi bir şekilde korundu. Tekrarlı yan direk çarpışma testlerinde mankenin göğüs bölgesini yeterince iyi koruyamayan Clio buna rağmen 5 yıldızı kapmayı başardı. Renault Clio, arkadan çarpışmalarda etkili olan kamçı etkisine karşı ortalama bir koruma gösterdi.

Renault Latitude Executive 1.5 dCi



Makam otomobili denince akla premium sınıftaki modeller gelebilir. Peki, bu tabiri karşılayan başka otomobiller yok mu? Elbette var. D segmentinin oyuncuları beklenti karşılama konusunda premium sınıfın gerisinde kalmıyor. Renault Latitude’da bu modellerden biri. Segmentinin en uzun aracı olarak bilinen Latitude geçtiğimiz aylarda makyaj operasyonuna tabi tutuldu. Model test köşemize markanın ekonomi konusunda usta olan ikilisi 1.5 dCi motor ve EDC şanzıman kombinasyonuyla katılıyor.

Renault Latitude Executive 1.5 dCi 110 bg EDC Tasarım

Model makyaj ile far grubunda değişime uğramış. İçleri karartılmış farlar otomobili sportif göstermiş. Ancak hala LED gündüz farına kavuşmaması kabul edilemez bizce. Nikelajlı ızgara otomobile şıklık katmak için düşünülmüş. Latitude’da genelde oval hatlar kullanılmış. Öyle ki kaput üzerinde kullanılan hatlar dahi keskin değil. Yan bölümde de oval çizgiler göze çarpıyor. Arka kapı kenarlarında da öndeki ızgaradaki gibi nikelaj detaylar kullanılmış. Bu detayların kapı kollarında da kullanılması göze pek hoş gelmiyor. Jantlar oldukça sportif. İçleri karartılmış bu jant grubu bu otomobil için fazla sportif kalabiliyor. Arka bölüme geldiğimizde ise ön gündüz farlarında kullanılmayan LED teknolojisi, stoplarda kullanılmış. Bagaj kapağı üzerine uzatılan stoplar model yazılarının yer aldığı nikelaj parça ile başarılı bir kombin olmuş. Yine büyük marka logosu bagaj kapağının üst bölümünde yerini almış.

Renault Latitude Executive 1.5 dCi 110 bg EDC İç Mekan

Latitude makyajla birlikte içeride de değişimlere uğramış. En dikkat çekici değişim ise müzik sisteminin kumandalarında olmuş. Eski versiyondaki yerleşime göre daha basit bir müzik sistemine yer verilmiş. Bunun dışında Renault’un R-Link teknolojisi de artık makyaj ile latitude’da sunulmaya başlanmış. Dokunmatik özellikli bu ekran size yol bilgisayarı, navigasyon gibi birçok farklı konuda yardımcı oluyor. Ayrıca bu ekranın orta konsoldaki joystick ile kontrol ediliyor olması oldukça hoş bir ayrıntı olmuş. Bu sistem o kadar eğlenceli ki hızlanma ve vites değişimine uyumlu olarak otomobilinizin motor sesini değiştirebiliyor. Çift renkli ön konsol ve açık renkli koltuklar iç mekâna ferah bir hava katmış. Koltuklardan bahsetmişken konforunuz için her şey düşünülmüş. Hafıza özelliği ile size uygun sürüş pozisyonuna tek tuşla ulaşırken, uzun ve yorucu bir iş gününün ardından yoğun trafikte size masaj yaparak sürüş konforunuzun çıtasını fazlasıyla yükseltiyor. Ayrıca araca iniş ve binişlerde koltuğu geri kaydırarak rahat bir şekilde araçtan inmenizi ve ye binmenizi sağlıyor. Eşya gözü konusunda model sıkıntısız. Önde sunulan baş ve diz mesafesi konusunda model başarılı. Ancak arkaya doğru azalan tavan çizgisi sebebiyle baş mesafesi A segmenti araçlarından bile kötü! Bagaj hacmi olarak da 477 litrelik bir alan sunulmuş.

Renault Latitude Executive 1.5 dCi 110 bg EDC Motor

Modelin kalbinde markanın başarısını tescillemiş olan 1.5 litre dizel motor bulunuyor. 1461 cc bu motor 4000 d/d’de 110 Bg güç, 1750 d/d’de 240 Nm tork üretiyor. Bu değerler 1600 Kg ağırlığındaki Latitude’da 184 Km/s maksimum hız değeri sunmuş. Aracın ağırlığı sebebiyle bu motordan yüksek performans beklenmemeli. 6 ileri EDC şanzıman ile başarılı bir birliktelik sunan Latitude 4.7 litrelik yakıt tüketim değerine sahip. Biz testimiz sırasında sakin kullanımlarda 6.3 performanslı kullanımlarda 8,9 litre değer elde ettik.

Renault Latitude Executive 1.5 dCi 110 bg EDC Konfor & Yol Tutuş

Konfor konusunda model sunduğu yumuşak karakterli süspansiyonlarıyla başarılı bir grafik çiziyor. Uzun süreli bozuk asfalt seyahatlerinde bile konfor seviyeniz düşmüyor. Bu kadar konforlu süspansiyonların negatif yönü yok mu? Elbette var. Bu süspansiyonlar yol tutuş konusunda size dezavantaj oluşturuyor. Gövde salınımı fazla olan model ESP sistemine çok fazla ihtiyaç duyuyor.

Renault Latitude Executive 1.5 dCi 110 bg EDC Güvenlik

11 modeli ile EuroNcap’ten 5 yıldız almayı başaran Renault, Latitude modelini henüz bu teste sokmadı. Latitude bu testten 5 yıldız ile ayrılan Renault Laguna ile aynı platformu paylaşıyor. Araçta sürücü yolcu, yan ve perde hava yastıkları ile ESP sistemi standart olarak sunuluyor.

Mercedes-Benz E250 Cabrio



1984 yılından günümüze kadar başarılı bir şekilde ilerleyen Mercedes E serisi geçirdiği son makyaj operasyonu ile adından daha da çok söz ettirmeye başladı. Hatırlarsanız modelin birçok farklı karoserde ve motorda seçeneklerini incelemiştik. Şimdi ise E250, Cabrio versiyonu ile test konuğumuz oluyor.

Mercedes-Benz E250 Cabrio Tasarım

Mercedes E250 Cabrio tüm E serilerinde olduğu gibi makyaj sonrası yenilenen far grubu ile ön plana çıkıyor. Geniş ızgara ve ortasına konumlandırılan büyük marka logosu olmazsa olmazlar arasında. Burada kullanılan kromajlar otomobilin bu bölümüne hoş bir hava katmış. Geriye doğru uzanan farlar sedan modelle benzerlik gösterse de, cabrio versiyonda farların altında yer alan içe kavisli tasarım onu ayırıyor. Keskin hatlar otomobile dinamizm katıyor. Bu hatlar yan bölümde de etkisini gösteriyor. Çıtasız camlar, kumaş tavan otomobilin cabrio karakterini ortaya çıkarmış. Coupe versiyonundaki şişkin çamurluklara Cabrio versiyonunda da rastlıyoruz. Arka bölümde LED destekli stoplar göze çarpıyor. Ancak Coupe versiyonunda yer alan krom egzozları göremiyoruz. Ek olarak gövdeden farklı renkte alt difizör farklılık katan diğer detaylardan. E250 Cabrio, 4703 mm uzunluğa, 1786 mm genişliğe, 1398 mm yüksekliğe ve 2760 mm aks mesafesine sahip.

Mercedes-Benz E250 Cabrio İç Mekan

Model içeride diğer Mercedes modellerindekine benzer bir kabin tasarımıyla bizleri karşılıyor. Gösterge paneli, direksiyon ve orta konsol oldukça tanıdık geliyor. Tavan rengi ile benzer kokpitin üst kısmı oldukça şık dururken malzeme kalitesi anlamında da başarılı. Çift renkli konsol tasarımı ve krom detaylar şıklık seviyesini yükseltmiş. Orta havalandırma kanallarının olduğu bölgede konumlandırılan analog saat ile kalite algısı daha da çok yükseltilmek istenmiş. Ancak bu detay sportif bir araç için demode olmuş. Eşya gözü konusunda model oldukça cömert. Orta konsolda, kolçakta ve kapı kenarlarında yeteri kadar alan sunulmuş. Sürüş pozisyonuna erişmek ise çocuk oyuncağı. Kapı kolunun hemen önüne konumlandırılmış tuşlar ile koltuğunuzu otomatik ayarlayabiliyorsunuz. Bu özelliğe hafıza paketiyle sahip olabiliyorsunuz. Direksiyonun ayarlanabilmesi de kolay. Çünkü o da elektrikli! Erişim konusunda model sıkıntısız. Direksiyon üzerindeki tuşlar birçok özelliği kolayca kontrol etme şansı sunuluyor. Arka koltuklara ulaşmak için ön koltuğun arkasındaki kolu çekmek ve koltuğu öne yatırmak yeterli oluyor. Bu andan itibaren koltuk otomatik olarak öne doğru gidiyor. Arkada iki kişilik yer düşünülmüş. Alan konusunda 4 kapılı versiyonu kadar cömert değil. Arkada 3. Kişinin yerine bardaklıklar konumlandırılmış. Coupe ve Cabrio karoserli otomobillerde kemere erişmek ciddi bir sıkıntıdır. E Serisi Cabrio, otomobile binip kapınızı kapattıktan sonra ufak bir kol yardımı ile kemeri sizin rahatça uzanabileceğiniz bir noktaya kadar uzatıyor. Siz kemeri aldıktan sonra kol eski yerini alıyor. Peki, özgürlüğe ulaşmanın yolu nedir? Modelin üstünü kolçağın hemen önüne konumlandırılmış kapaklı bölümde yer alan alüminyum kaplı bir tuş ile açıyorsunuz. Modelin bu işlemi 40 Km/s hıza kadar yapması ise ayrı bir güzellik.

Mercedes-Benz E250 Cabrio Motor

Mercedes E Cabrio’da 2.0 litre benzinli bir üniteye yer verilmiş. Bu motor 5500 d/d’de 211 Hp güç, 1200 ila 4000 devir bandı aralığında 350 Nm tork değeri sağlıyor. Bu değerler ile 0-100 Km/s hızlanmasını 7.5 saniyede tamamlarken maksimum 245 Km/s hız değerine sahip. Fabrika verilerine göre karma tüketim değeri ise 6.5 litre. 7 ileri otomatik şanzıman ile kombine edilen ünite alt devirlerde yüksek torku ile sıkıntı yaşatmıyor. Ancak özellikle üstü açık kullanımlarda egzozun kışkırtıcı sesi sizi yüksek devirlerde kullanıma itiyor. Tüketim değeri 6.5 litre olarak belirtilmiş. Biz sakin kullanımlarda 8.2, performans odaklı kullanımlarda ise 11.4 litrelik değerler elde ettik.

Mercedes-Benz E250 Cabrio Konfor & Yol Tutuş

Modelde orta sertlikte süspansiyonlara yer verilmiş. Bu sistem size optimum düzeyde konfor sağlıyor. Konfor ve performansı bir arada sunan model beğenimiz kazanıyor. Viraj performansı konusunda üst düzey destek olan süspansiyon sistemi sayesinde en keskin virajlardan çok fazla hız kaybetmeden çıkabiliyorsunuz. Ancak otomobilin sınırlarını zorlarsanız ilk kaymanın arkadan geldiğini göreceksiniz. Kontralar ile toparlanabilen bu durum güvenlik seviyesini aştığı an ESP müdahaleleri ile kontrol altına alınıyor. Ses yalıtımı konusunda kumaş tavan tatminkâr seviyede.

Volkswagen CC 1.4 TSI



Volkswagen’in coupe görünümlü sedanı Volkswagen Passat CC geçirdiği kapsamlı makyajın ardından ismindeki Passat ön ekinden kurtuldu ve sadece CC olarak yoluna devam ediyor. Standart Passat’tan daha cesur çizgilerle şekillendirilmiş olan CC, sportiflik ve şıklığı aynı potada eritiyor. 2008 yılında ortaya çıkan CC, 2012’deki ağır revizyondan sonra markanın ödüllü motoru 1.4 TSI üniteye de kavuştu. Bu motor ülkemizde vergi avantajı sağladığı için CC’nin işlerini kolaylaştıracak. Modelin diğer motor seçenekleri 2.0 TDI 140 hp ve 170 hp dizel motorlar ile 2.0 lt TSI 210 hp benzinli motor.

Volkswagen CC 1.4 TSI 160hp DSG Tasarım

Standart Passat’tan 33 mm daha uzun, 35 mm daha geniş ve 49 mm daha alçak olan CC, daha kaslı ve daha sportif duruyor. LED şovu yapan far yapısı CC’nin yüzünü oluşturuyor. Arka kısımda ise şık bir sadelik hakim. CC’nin en beğenilen kısmı profil görünümü. Arka kısma doğru alçalan coupe formlu tavan yapısı bu dev sedanı dinamik bir karaktere dönüştürmeyi başarmış. Dar yapılı yan camların çerçevesiz yapısı CC’nin coupe genlerinden gelen özellikleri, 532 litrelik bagaj hacmi ise onun gerçek bir sedan olduğunun kanıtı. Easy Open isimli bagaj açma sistemi elleriniz doluyken CC’nin bagaj kapağını açmanıza imkan tanıyor. Tamponun alt kısmına doğru ayağınızı sağ sola hareket ettirmeniz durumunda buradaki sensörler sayesinde bagaj kapağı otomatik olarak açılıyor.

Volkswagen CC 1.4 TSI 160hp DSG İç Mekan

CC’nin ihtişamlı dış görünüşünü gördükten sonra iç mekanın sönük kaldığını söyleyebiliriz. Passat ile neredeyse birebir aynı olan iç mekanda bazı farklılıklar yaratılmış olsaydı, CC sahipleri kendilerini daha özel hissederlerdi. Sade ve anlaşılabilir şekilde tasarlanmış ön konsolda bütün kumanda elemanlarını rahatlıkla kontrol edebiliyorsunuz. Ses sistemine ait büyük ekran iyi görünüyor olsa da çok işlevsel bir yapı sunmuyor. Buradan ülkemiz için navigasyon özelliğinin sunulmuyor oluşu çok büyük bir eksiklik. Yumuşak yapılı ve kaliteli malzemelerle oluşturulmuş yaşam alanında yeterli sayıda eşya gözü bulunuyor.

Volkswagen CC 1.4 TSI 160hp DSG Motor

1.4 TSI motorun çift beslemeli 160 hp’lik versiyonunu kullanan test aracımız performans yönünden oldukça tatmin ediciydi. Bu motorda düşük devirlerde bir kompresör devredeyken yüksek devirlere çıkıldığında turbonun sıkıştırma gücünden faydalanılıyor. 5800 d/d’de 160 hp güç üreten TSI motor 1500-4500 d/d aralığında 240 Nm tork üretiyor. TSI motorun en büyük avantajı olan düşük devirlerde yüksek tork sayesinde 1.5 tonu aşan ağırlığına rağmen CC gayet seri bir otomobil olmayı başarıyor. 8,5 saniyede 100 km/s hıza ulaşan CC, 222 km/s maksimum sürate çıkabiliyor. 7 kademeli DSG şanzımanla gücünü ön tekerlere aktaran motor, çift kademeli şanzımanla uyum içerisinde çalışıyor. Şehir dışında tüketim değerleri 6 lt/100 km civarında seyreden CC ile testimizin sonunda elde ettiğimiz 9.1 lt/100 km’lik ortalama yakıt tüketimi için normal diyebiliriz.Konfor ve yol tutuşSürüş dinamikleri açısından Passat’tan daha iyi bir noktada duran CC, konfor anlamında biraz geride kalsa da içerisindekileri mutsuz edecek bir otomobil değil. Aracın süspansiyon sistemi çok yumuşak değil fakat yoldan gelen darbeleri yeterince ve sessizce emebiliyorlar. Ön koltuklar oldukça rahat ve burada oturanlar bu araçla uzun yolculukları rahat bir şekilde geçirebilir. Arka koltuklarda sunulan diz mesafesi de yeteri kadar iyi fakat tasarım uğruna feda edilen baş mesafesi uzun boylu yolcuları rahatsız ediyor. Ayrıca dar yan camlar nedeniyle burada karamsar bir hava hakim.Keskin görünümü CC’ye dışarıdan bakıldığında ona bir sporcu havası verse de aslında durum farklı. VW CC göründüğü kadar sportif bir otomobil olmayı başaramasa da pek çok kullanıcıyı memnun edecek düzeyde sürüş özelliklerine sahip. Önden kayma eğilimindeki CC, standart D segmenti müşteri profilini rahatlıkla memnun edecek bir otomobil ama otomobilini limitlerde kullanmak isteyen müşteriler CC’de hayal kırıklığı yaşayabilirler.GüvenlikVolkswagen CC’nin EuroNcap çarpışma testine bir katılımı bulunmuyor ancak aynı platformu kullanan Passat bu testten 5 yıldızla ayrıldı.

Volkswagen CC 1.4 TSI 160hp DSG Güvenlik

Volkswagen CC’nin EuroNcap çarpışma testine bir katılımı bulunmuyor ancak aynı platformu kullanan Passat bu testten 5 yıldızla ayrıldı.